Etrüsklerin Türklüğü

Atatürk’şan izinden giderek, Türk Tarih Tezi’nin geliştirilmesi emeli ile okuyacağınız araştırmayı yaptım. Okumanız dileği ile.

Etrüsklerin Türklüğü

Ön Söz

Ulu önderimiz Atatürk’şan izinden giderek, kendisinin sürdürmüş olduğu, savlarını tamamen bilimsel bilgilere ve kaynaklara direndirdiği Türk Tarih Tezi’nin geliştirilmesini bir Türk genci olarak borç bildiğim için okuyacağınız araştırmayı yaptım.

Ümit ediyorum ki bu çalışmam, bu alanda nice çalışmalara vesile olur ve biz Türkler olarak medeniliğe katmış olduğumuz bedellerimiz ile bizlere vahşi, medenilik devirici, kanser hücresi vb yakıştırmaları yapan kişiliklere en hoş yanıtlarımızı vermiş oluruz .

Etrüskler

Britanyalı Mimar Tarihçisi olan James Fergusson, 1872 senesinde yazmış olduğu “The Rude stone monuments in all countries; their age and uses” isimli yapıtında Turanlı kavimleri “anıtmezar kuran kavim” olarak belirtir [1]. Fergusson yapıtının devamında daha da ileri gider ve dolmen kurucularının damarlarında – en küçük bir kan damlası bile olsa – Turan kanı aktığını söyler. “anıtmezar kuran kavim” ifadesini Turanlı kavimler ile eş anlamlı olarak kullanır [2]. James Fergusson, “anıtmezar kuran kavimleri” şu biçimde sınıflandırır: Çinliler, Moğollar, Tatarlar, Pelasglar, Etrüskler, Kelt kavimlerinin lideri olan kavim ve Mısırlılar [3]. James Fergusson yapıtının, Italya coğrafyasını araştırdığı kısmında, milattan evveline katlanan anıtmezarların yalnızca “Saturnia” isimli bir bölgede bulunduğunu belirtir. Saturnia bölgesi, daha önceki ismi Etruria olan Toskana’nın hemen kuzeyinde yer alan bir bölgedir. Etruria coğrafyası başka bir deyişle Toskana, adını Etrüskler’den almıştır [4]. James Fergusson yapıtında bahsetmiş olduğumuz milattan evveline katlanan Toskana bölgesine ait anıtmezarların, Italya’nın başka hiçbir coğrafyasında buluanamayacağını belirtir [5]. Gerçekten de baktığımızda milattan evveline katlanan anıtmezarlar, yalnızca ve yalnızca Etrüsklerin yaşamış olduğu yerlerde ortaya çıkmıştır [6]. Bir Fransız Tarihçi olan Victor Duruy, bu kabirlik değişikliğinin özelliğinden yola çıkarak, Romalıların ve Etrüsklerin can veren bir insanı gömme usüllerinin birbirinden değişik olduğunu söylemiştir [7]. Ingiliz Dil Bilimci Isaac Taylor, James Fergusson gibi, Etrüsklerin anıtmezarlarının özelliğinden yola çıkarak, Etrüsklerin Turani kavimler ile akrabalık teşkil ettiğini belirtmişir [8].

Bu derece aşırıca Turani anıtmezarlarının bulunduğu Etruria dediğimiz Etrüsk coğrafyasında Etrüskler 12 şehirli bir konfederasyon kurmuşlardır. Bu şehir adları şu biçimdedir: Veii, Tarquinii, Falerii, Caere, Volci, Volsinii, Clusium, Arretium, Cortona, Perusia, Volaterrae, Rusellae, Populonium ve Faesulae [9]. Tarquinii ya da öbür ismi ile Tarquinia adına değineceğiz.

Yunan Tarihçiler Heredot ve Dionysius’un Etrüsklerin orijini hakkındaki anlatımlarına değineceğiz. Yunan Tarihçi Dionysius, Etrüsklerin kendi liderlerine “Rasenna” ismi ile hitap ettiklerini belirtir [10]. Avusturyalı Profesör Wilhelm Brandenstein, Rasena isimli bir ailenin mevcudiyetini teyit eder [11]. Yunan Tarihçisi Heredot yazmış olduğu yapıtında, Anadolu bölgesinde yaşayan Lidyalıların, Lidya kralı tarafından ikiye parçalandığını, parçalanmış olan iki taraf arasında kura çekildiğini ve kurayı kaybeden tarafın “Umbria” yukarıyada belirttiğimiz Perusia şehrinin bir meskeni bölgesine, Lidya kralının oğlu “Tyrrhenus” önderliğinde göç ettiklerini yazıp, bu göç eden kavmin daha sonra kendilerini nitekim Lidyalılar olarak değil, “Tyrrhenialılar” olarak belirlediklerini belirtir [12]. Tyrrhenus’un oğlunun adı “Tarchon” dur. Tarchon, Etrüsklerin lideri ve kahraman şahsiyeti olmakla beraber aynı zamanda kendi isminden gelen Tarquinii gibi, bir hayli şehrin kurucusudur [13].

“Tarchon” adının özelliğine değinecek olursak, Britanyalı Doğu Bilimci Henry Beveridge ve Britanyalı Dil Bilimci Frederik Thomas arasındaki yazışmalara değineceğiz. 1917 senesinde Henry Beveridge “The Royal Asiatic Society” müesseseyi ismine “The Mongol Title Tarkhan” başlıklı bir yazı yazar. Bu yazıda Tarkhan ünvanının Etrüskler ile ilişkili olup olmadığını sorarak, netlikle Tarquinlerin bir Etrüsk ailesi olduğunu yazar [14]. Aynı müessese ismine yazılar yazan Frederik Thomas, 1918 senesinde Henry Beveridge’e karşı çıkar ve Tarkhan adının netlikle Moğol adı olmadığını, yapılan tahliller neticesinde hiçbir biçimde, Çin’den, Moğollar’dan alınmadığını, tamamen bir Türk adı olduğunu yazıp, Tarquinius adının Etrüsk orijininin, kuşkuya yer vazgeçmeyecek biçimde kesin olduğunu belirtir [15]. Henry Beveridge, Frederik Thomas’a yanıt yazar ve Tarkhan adının Moğol olduğuna dair ısrar eder1 ancak “Tarchon”, “Tarquin” ve “Tarkhan” adlarının aynı ad olduklarını kesin bir biçimde vurgular [16].

1: Henry Beveridge, Moğol iddiası mevzusunda bilimsel bir kaynak göstermez ve üstelik yanılmaktadır. Frederik Thomas kendi yazısında kaynak göstermiş olduğu Vilhelm Thomsen, Orhun Kitabelerini çözen şahıstır. Tüm dünyada Türklüğü tartışılmaz olan Orhun Kitabelerinde Türk adı “Tarqan” geçmektedir [17].

Şimdi ise Rasenna adına değineceğiz. Bunun için Yunan Tarihçi Dionysius’un yanlış anlatımlarını2 eleyip, Profesör Wilhelm Brandenstein’nın da teyit etmiş olduğu bilimsel ve tarihsel bilgiler yönünde doğru olan anlatımlarını kullanacağız.

2: Dionysius’un yanlış anlatımından amaçladığımız, Etrüsklerin İtalya’nın yerli otokton milleti olduğunu iddia etmesidir. Bu iddianın akademisyenlerde, arkeologlarda ve gerekse gen bilimcilerinde hiçbir karşılığı olmayan bir iddiadır [18][19][20].

Şayet Yunan Tarihçileri Dionysius’un ve Heredot’un anlatılarını birleştirirsek ortaya şu netice ortaya çıkar: “Kendi ulusunun, liderlerine Rasenna diye hitap eden Lidyalılar/Tyrrhenialılar, Tyrrhenus önderliğinde Umbria bölgesine doğru göç etmişlerdir”. Bir Türk efsanesi olan “Bozkurt Epopesinde” Türklerin “Asena/Bilindik” soyundan türediği anlatılır [21]. Dionysius yapıtında, bir hayli tarihçi tarafından Roma şehrinin bir “Tyrrhenia/Etrüsk” şehri olarak görüldüğünü belirtir [22]. Roma şehrinin ise iki tane kuruluş efsanesi vardır. Bunlardan birincisi Romulus ile Remus’un öyküsüdür. Türk Bozkurt Epopesinde olduğu gibi, Romulus ile Remus bir dişi kurt tarafından kurtarılır, onun tarafından emzirilir ve geliştirilir [23]. Roma şehrinin ikinci kuruluş öyküsü ise Aeneas isimli bir Truvalı kahramanın, Truva devrilince, Roma şehrine göçünü, orada hayata hakkını alıp, Roma şehrini kurduğu anlatılır [24].3 Çok acayiptir ki Aeneas’ın annesi Tanrıça Venüs’cins ve Venüs’şan Etrüsk mitolojisindeki ismi ise Turan dır [25].

3: İtalya’nın Rönesans çağında Türkleri “Truvalı” olarak nitelendirdikleri öğrenilmektedir. En büyük delil ise bu reeli hazmedemeyen o yarıyılın Hristiyan lideri Papa II.Pius ile Aeneas Silvius Piccolomini’nin beraber yazdıkları Türkleri Truvalı göstermeme çalışması olan “Europe c.1400-1458” isimli eserdir. Kitabın “Origins of Turks” isimli kısmında, istemeye istemeye, kendi yarıyılındaki tarihçilerin, şairlerin, hatiplerin Türkleri “Truvalı” olarak nitelendirdiklerini ve gösterdiklerini itiraf etmek zorunda kalmıştır [26]. Kitabın bu kısmı gerçeğinde, Türklerin uygarlık dışı bir cemiyet olduğu ve bu nedenden dolayı Truvalı olamayacağı anlatılmak üzere yazılmıştır !.

Roma kraliyeti yarıyılında ise Etrüsk “Tarquinius” ailesinden iki Roma kralı vardır. Bunlar Tarquinius Priscus ile Tarquinius Superbus dur [27]. Tarchon’ların başka bir deyişle Rasenna/Asena ailesi soyundan gelen ya da Aeneas/Asena Tarchon/Tarquinius ailesi, isminden de anlaşılacağı gibi Roma kraliyet yarıyılında “Türk” orijinli krallardır.

Netice

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’şan bizzat oluşturduğu Türk Tarih Tezi bazı kesimlerince belirtildiği gibi bir hayal mahsulü değil, tamamıyla bilimsel esaslara, bilgilere ve dünyaca ünlü akademisyenlerin belirtilerine katlanan bir tezdir. Tezin doğruluğunun patenti de onlara aittir.

Yorum yapın