Dilbilim Dilbilgisi Nedir?

İnsan, dil ile uyuşur. Dil olmazsa cemiyet de olmaz. Bu yazıda, işi dil olan dilbilim alanını tanıtıyoruz..

Dilbilim Dilbilgisi Nedir?

Dilbilim ve dilbilgisi, dil ile uzaktan yakından alakası olmayan – ya da alakası olmadığını sanan – insanlar için dahi tanıdık bir kavramdır. Özellikle dilbilgisi, “gramer” terimiyle eş anlamı sanılır. Liselerde dil ve anlatım ismindeki dersten ya da orta öğretim müfredatındaki Türkçe dersinden olsa gerek, yurdum insanının her bir ferdi dilbilgisinden, dolayısıyla gramerden haberdardır. Oysa, vaziyet böyle değildir. Dilbilim, dilbilgisi yalnızca gramer başka bir deyişle yazımdan ibaret değildir ve de liseye kadar gösterilen dilbilgisi ile bilimsel olan başka bir deyişle akademide araştırma konusu olan dilbilgisi çok farklıdır. Neredeyse koca bir uçurum vardır. Biz, bu yazımızda bu koca uçurumun içini azıcık da olsun dolduracak bilgiler vermeye çalışacak ve dilimiz yettiğince dilbilimi anlatmaya çalışacağız. Çok fazla tarihçeye inmeden, dilbilimini en cümbüşlü şekilde anlatmaya özen göstereceğiz. Hadi başlayalım.. 

Dilbilim ve Dilbilgisi Nedir?

Dilbilgisi, tüm dünya dillerini tahlili hedefleyen ve bu diller arasındaki muhtelif ilişkileri irdeleyen bir bilim dalıdır. Konusu, temel itibariyle tüm dillerdir. Dillerin neler olabileceği, dilbilimcinin bilgisine bağlıdır. Dil hakkında kuramlar üretir, belki tüm dilleri tek bir kökten geldiğine dair iddiaları inceler belki de dillerin doğuşu hakkında araştırma yapar. Her gidişatta, alanı genel olarak dildir ve çok sihirk bir araştırma alanına sahiptir. Hatta bu surattan, “gerçek” olduklarını iddia eden dilbilim kısımlarının hemen hemen hepsi, dersleri İngilizce olarak vermeye özen gösterir: Mesela Boğaziçi Dilbilim, İngilizcedir. Yalnız bunun ne kadar gerekli olduğu müzakereye açık bir konudur.

Dilbilgisi, analistin ait olduğu dille şehirgili mümkşan olan ne varsa öğrenmesini tahayyül eder. Bu bilgilerin arasında dilin en küçük parçası olan seslerin oluşumundan tutun da sözcüklerin metin içindeki görevleri, sözcüklerin metin dışı ya da metin içi anlamları, dildeki sözcüklerin anlam tarihçeleri, sözcük kökenleri ve daha birçok şey vardır. Bu bakımdan dilbilgisi, dilbilime göre daha az bir alanı araştırma sahası olarak tanımlar, lakin yeniden de fazla bir araştırma sahası olduğu için alt alanlara ayrılmaktadır. İşte bu alt alanlardan birisi de grammer başka bir deyişle dilin yazı kısmıdır. Pek çok kişi, dilin gramer ile hudutlu olduğunu düşünür ama işin aslı böyle değildir.

Dilbilgisinin Kolları ya da Dilbilgisinin Araştırma Alanları

Dilbilgisi, ait olduğu dile özgü küçük ya da sihirk tüm yapıları analizkle yükümlüdür. Bu analiz alanları ya da iş kolları şu şekildedir:

1. Ses Bilgisi: Bir değişik ismiyle fonetik olan bu alan, fonem denilenbizim ses diye adlandırdığımız yapıları inceler. Gerek yazılı metinlerde gerek konuşma dilinde, seslerin nasıl oluştuğunu, nasıl başkalaşım göstereceğini ve gelecekte muhtemelen hangi gidişatta olacaklarını açıklamaya çalışır.

2. Şekşehir Bilgisi: Bir değişik ismiyle morfoloji denir. Eskiler buna “sarf” da tasayı. Dilin genelde yazılmış halini inceler. Sözcükleri ve onların yapısını konu edinir. Sözcük cinsleri, sözcük ekleri eş zamanlı olarak – başka bir deyişle şimdiki şekliyle – araştırılır.

3. Söz Dizimi: Bu alana eskiler “nahv” tasayı. Bu alanın Avrupa dillerindeki karşılığı ise sentaks olarak öğrenilir. Tümceyi inceler. Tümcenin yaradılışı, tümceyi oluşturan yapıları, tümceyi oluşturan sözcük veya sözcük öbekleri söz dizimi alanının araştırma sahasıdır. Kısaca tümce ile şehirgili her şeyi araştırır.

4. Köken bilim: Köken bilgisi diye adlandıran analistler de vardır. Avrupa dillerine etimoloji olarak öğrenilir. Sözcüklerin tarihsel süreçlerini inceler. Sözcüklerin şimdiki hallerinden yola çıkar, bulunabilmiş tarihî metinlerde o sözcüğün metninin bulunduğu tarihsel dönemdeki halini tespit eder. Gerekirse eldeki bilgilerden farazi bir şehirk kelime üretmeye çalışır.

5. Anlam Bilim: Batı dillerinde “semantik” olarak adlandırılır. Dilin sözcüklere verdiği anlamları, sözcüklerin metin içi kazandıkları yeni anlamları gibi dilin anlam ile şehirgili her şeyini araştıran dilbilgisi koludur.

Dilbilgisi Neden Yalnızca Gramer Olarak Öğrenilir? Gramer Nedir?

Dilbilgisinin pek çok araştırma alanı olmasına karşın, insanlara “dilbilgisi” denildiğinde kişiler hep yazılı olan şeyi başka bir deyişle metni, doğru mu yazılmış yanlış mı yazılmış diye kontrol etmek olarak algılar. Başka Bir Deyişle, beş ana kolu olan bir bilim, yalnızca gramer olarak öğrenilir. Pekala ama neden…

Oxford Sözlüğünde “gramer” isminin kökeni şu şekildedir: Late Middle English: from Old French gramaire, via Latin from Greek grammatikē tekhnē ‘arkası of letters’, from gramma, grammat- ‘letter of the alphabet, thing written’.

Gramer, “gramma, grammat” kökeninden gelmekte olup Antik Yunan yarıyılında kullanılmıştır şehirk kez. İngilizceye Fransızcadan geçen ve kökeni Antik Yunan’a kadar uzanan sözcüğün ait olduğu dil elbette Yunancadır. Yunanca “yazılı olan, metin” anlamına gelen sözcük, bugşan bir bilim haline geldiğinde yalnızca yazılı şeyler, metinleri inceler haldedir.

Oysa, dil yalnızca yazılmaz.. Hatta dilde, yazıdan çok konuşma vardır. İnsanlar evvel dili konuşmayı, sonra yazmayı bilir. Dil, yalnızca metinden ibaret değildir.

Buna karşın, şu an, zaman olarak bugünün binlerce sene gerisinde taa Antik Yunan’da kalmış olan insanlar, dili yalnızca metin olarak değerlendirmektedir. Üstelik, binlerce sene farklı kültürlerin, coğrafyaların, uygarlıkların elinde yoğrulmuş dili, kolay kurallarla şekillendirip bir de bunu “doğru” ve “yanlış” olarak değerlendirmektedir.

Gramer, elbette gerekli bir alandır ama gramer yalnızca analiz alanı olarak kalmalıdır. Dil, hasta bir çocuk değildir, biz de dilin sahipleri değilizdir. Dile, şu yanlış bunu yap diyemeyiz. Bizden evvel o dili konuşan milyonlarca insana “ablavut” demekten başka bir şey değildir bu. Gramer, eski kavrayışla “kural koyucu” bir kabuktadır. Liselere kadar talebelere “Dil nedir” değil de “Dilin kuralları nelerdir” konusu öğretildiği için bu gşan hala gramer, kural koyucu olarak bilinmektedir

Bunun aksi yok mudur?

Vardır elbet. Kural koyucu güruh bir yana, dili yalnızca betimleyen, grameri betimleyen bir kavrayış da hakimidir. Bu anlayıştaki akademisyen ve tahlilciler kesinlikle dile müdahale etmezler. Dil, nasıl şekşehir alırsa onu yazarlar. Kural koymaktan ziyade, dilin kendi akışında tanımladığı kumpası anlatırlar. Bu da, gelecekteki dil yarıyıllarına tarafsız bir anlatı taşır.

Dil bilim ile Dil Bilgisi Arasındaki Fark Nedir?

Dilbilgisi, herhangi bir dile özeldir. Başka Bir Deyişle İngilizce Dilbilgisi isminde bir ders olabilir. Ya da Türkçe Dilbilgisi. Ama dilbilim, bir dili değil, direk dil kavramı üzerine yoğunlaşır. Bu bakımdan Türkçe Dilbilim diye bir ders olamaz. Ancak, Türkçe dilinde bir dilbilim dersi olabilir.

Caner Kerimoğlu öğretmenimizin verdiği örnekte olduğu gibi şayet tarihi bir metni inceliyor, bunu tanıtıyorsanız bu filolojinin bir alanıdır. Dilin nereden geldiğini, ortak bir dil olup olmadığını, dilin metin bağlamda kazandığı anlamları gibi alanları inceliyorsanız, dilbilim ile şehirgileniyorsunuz demektir.

Dilbilim Bilim midir?

Dilbilim, daha doğrusu dili sorgulama işi evvelleri felsefe ile alakalı, felsefenin bir koludur. Daha sonra felsefeden parçalayıp kendi başına bir ilim olma yoluna koyulmuştur. Yalnız dilbilim sosyal bilimler alanına aittir.

Burada aslında dilbilimin değil, sosyal bilimlerinden bir bilim olup olmadığı meseleyi vardır. Bana göre, bir herhangi bir olguyu tespit eden, bir vakayı betimleyen ve cemiyete katkı sağlayan bir bilimdir sosyal bilimler. Bu konuda, birçok bilim adamı benimle aynı görüştedir.

Dilbilim, birçok bilimden evvel çayırklara mazhar olmuştur. Türkiye’de dilbilim yazıları ile bilim insanlarına yeni ufuklar açan Prof. Dr. Doğan Aksan, “Dillerin Doğuşu Bahsi” isimli yazısında dil hakkında yapılan bir deneyden bahseder. MÖ VII. asırda Mısır Hükümdarı Psammetik tarafından en eski dili bulmak ismine bir deney yapıldığı bilinmektedir. Bu deneye göre de dünyanın en eski dili bangisî dildir. Başka Bir Deyişle insanlar, hükümdarlar, en eski dilin ne olduğunu gerçekten çayırk etmiş ve bunu incelemişlerdir.

Dünyanın devam eden tek mucizesi vardır: O da dildir. Bu bakımdan, dil hep çayırk edilen, sorgulanandır.

Dilbilimin Kolları, Analiz Alanları

Dilbilim, dili betimlemeyi, konuşana bağlı olan kullanımları, dili oluşturan sesleri gibi konuları işler. Bu bakımdan da bazı dallara ufalar. Bu dallar, Prof. Dr. Nurettin Demir’in yazısında şu şekilde sıralanmıştır:

1. Ses Bilgisi Fonetik: Fonetik başka bir deyişle ses bilgisi, üç temel kolda birleşir: Söyleyiş Ses Bilgisi Seslerin fiziksel olarak nasıl oluştuğunu sorgular, İşitsel Sesbilgisi Seslerin dinleyicide nasıl işlendiğini sorgular ve Akustik Sesbilgisi seslerin oluşturduğu titreşimleri, bu titreşimlerin müddetlerini, duyulma seviyelerini inceler.

2. Fonoloji Görevsel Ses Bilgisi: Bu kısmı ayrı bir alan saymayan görüşler de mevcuttur. Yalnız, kanımca ayrı bir alan sayılmalıdır. Yukarıda, ses bilgisi alan tahlillerinde ve onun alt alanlarında analiz konuları gösterilmiştir. Yalnız, bu alanlar için fizyolojik araştırmalar da dahil olduğu için kimi analiste göre bu konular pozitif bilimlerin konusudur. Bu bakımdan, dilbilim, alanı pozitif bilimlere girmeyen bir alanla çalışır: Fonoloji. Fonoloji, değişik ismiyle görevsel ses bilgisi, seslerin anlamlarını ayırmayı emeller.

3. Morfoloji : Dil tahlilinde en küçük yapıdan en sihirk yapıya doğru gidilir. Yukarıda, şehirk iki analizde dilin en küçük yapıtaşı olan sesler incelendi. Bu alan ise seslere oranla daha sihirk bir alanı kaplayan eklerin araştırıldığı alan. Burada, eklerin söze kattığı anlam, imal ve çekim eklerinin yapısı, bu eklerin sözde uğrattığı anlam başkalaşımları ya da anlam kırılmaları araştırılır.

4. Sözdizimi: Ekler ve seslerden sonra gelen tümceleri inceler. Tümcelerin dizimi, tümce dizilimine etki eden faktörler; kısaca tümce ile şehirgili her şey araştırılır.

5. Anlam Bilim: Bir dildeki kelime rakamı, dilin kelime bilgisi ve bu kelimelerin kazandığı anlamlar araştırılır.

6. Metinbilim ya da Metin Bilgisi: Her sözcük güruhu metin oluşturamaz manasıyla bakılan bir dilbilim alanıdır. Dilbilimin, metinleri araştıran yapısıdır. Metinlerin yaradılışını, metinlere anlam vermede sözcüklerin, bağlaçların, ilgeçlerin konumunu, metni metin yapan meblağlık, akış ögelerini, metinin ana çerçevesini vb konuları işler. Türkiye’de yeni yeni çalışılmaya başlanan konudur.

7. Pragmatik Dilbilim =Edimbilim: Kanımca, dilin retorik geçmişini en iyi şekilde takip ettiğimiz alandır. Hatibin, kitleye istediğini yaptırmak ya da onlara istediği düşünceyi empoze ettirmek için nasıl bir dil kullandığını inceler. Bu analiz, dille şehirgili her şeyi kapsar. Bu kapsama kelime tercihi, üslup, vurgu ve tonlama gibi şeyler de dahildir. Propaganda dili de diyebiliriz ama hitabet dilinin sanatsal bir istikameti olduğunu da unutmamak gerek.

8. Sosyolenguistik : Sosyoloji ile yakından şehirgilidir. Dili, cemiyetten ayrı düşünülemez. Ebeveynlerin nasıl konuştuğu, hangi şive ile konuştuğu çocukların karakterleri ile doğrudan şehirgilidir. Eğitim, her ne kadar bunu köreltmeye çalışsa da kişi, şivesine geri dönebilir. Bu dilbilim alanı, bütün de bu işle şehirgilenir. Kişilerin bir vaziyeti ifade etme ya da açıklama stili o kişinin doğup geliştiği yer ile, ebeveynleri ile, konuşmanın bağlamı ile doğrudan şehirgilidir. Sosyolenguistik, bu civarı ve bu etrafın neticesinde ortaya çıkan dili inceler.

9. Ağız – Şive Araştırmaları: Her ülkenin farklı şehir ya da bölgelerinde ana dilden azıcık daha farklı konuşma dilleri mevcuttur. Buna ağız denir. Misalin,Türkiye İstanbul ağzını kullanır. Türkçe denilince okullarda öğretilen ağız, İstanbul ağzıdır. Lakin bunun yanında Ankara şivesi, “e” seslerini “i” sesine dönüştürmeye eğilimli Karadeniz ve Ege şivesi, “k” sesini “g” olarak telaffuz eden Adana şivesi gibi pek çok şive vardır. Dilbilimin bu alanı, bahsi geçen ağız ve şiveleri analizkle yükümlüdür. Gerekirse bu şivelerin konuşurlarının dillerini kayıt altına alır, yazılı hale getirir.

10. Tarihi Dilbilim: Dilin en eski halini bulmaya çalışır. Bunu yaparken de dilin gşanımıza kadar gelen yazılı belgelerinden, halk hafızasından yararlanmaya çalışır. Bazen, eldeki kabidelere dayanarak kelimelerin şehirk hallerini farazi bir şekilde oluşturabilir. 

11. Uygulamalı Dilbilim: Dil, meseleli bir alan değildir. Dili konuşan insanlar dili meseleli hale getirir. Bu alan, meselelere çözüm getirmek için mücadeleler. Bu meseleler bilgisayarda tercüme meseleleri olabilir, dil öğretme ya da gramer öğretme meseleyi olabilir. Çok muhtelif alanlardaki bu meselelerin çözümü için bazen başka bilim dallarından faydalanılabilir.

12. Etnolenguistik: Sosyolenguist alanın azıcık daha özelleştirilmiş halidir. Bu alan dil ve kültür ilişkisini inceler.

13. Bilgisayar Dilbilimi: Bilgisayarın girdiği her alanı inceler. Bilgi depolama, suni zeka, robot dili, bilgisayar tercümesi vb birçok konu bu alana aittir.

14. Öğrenişsel Dilbilim: Nöroloji ile dilbilimin ortaklaşa çalıştığı bir alandır. Burada yanıtlanması istenen sual, dilin konuşurken beyinde nasıl reaksiyonlar oluşturduğudur. Dilbilimin pek köklü olmayan tarafıdır.

15. Dil Öğretimi: Anadilin edinimini ya da yabancı dil öğretimini inceler. Emel, her ikisinin de edinimini kolaylaştıracak çözümler üretmektir.

16. Dil Felsefesi: Dil hakkında sual sorar, dilin felsefeyle olan ilişkisine değinir. Dilin, bilimdeki ve insan hayatındaki ehemmiyetine değinir.

17. Dil Psikolojisi: Kişideki konuşma ve kendini ifade etme meselelerini, anlama bozukluklarını, dile bağlı olduğu düşünülen irtibat bozukluklarını inceler. Oranla yeni bir alandır.

18. Karşılaştırmalı Dilbilim: Yukarıda saydığımız 17 alanın karşılaştırmalı araştırılmasını öngörür. Buna göre daha doğrusu bu alanın uğraşırına göre tüm alanlarda iyi olmak gerekir. Güç bir alandır.

19. Dilbilimsel Tipoloji: Dünya dillerinin ortak noktalarını keşfedip bu dilleri kendi özelliklerine göre sınıflandırmayı emeller. Bu özellikleri bulurken pek çok başka bilim kolundan da yararlanır. Bu alan o kadar geniştir ki yeni dilbilim alanları doğurur. Evrensel Dilbilim bu alanlardan birisidir. Evrensel dilbilim, tüm dil sistemlerinin ortak bir tarafını bulmaya çalışır.

20. Dil İlişkileri: Dilbilimsel tipoloji ile şehirgili olarak dünyadaki tüm dillerin birbirlerini nasıl etkilediğini arar.

Sonuç: Dilbilim, her gşan gelişen ve yenilenen bir bilimdir. İnsanoğlunun en sihirk mucizesini inceler. Bu bakımdan çalışma alanı insandır, sürekli değişen kültür ve çağdır. Gelişmiş dünya ülkelerinin çoğunda dilbilim, mühendislik ya da tıp kadar ehemmiyet talep eder.

Yorum yapın