Katharizm Nedir, Katharlar Kimdir?

Katharizm; Hıristiyanlık temelli bir tarikattır. Katharlar, Katolik kilisesi, Papa ve yarıyılın kralının emri ile yakılarak veya eziyet ile katledilmiştir.

Katharizm Nedir, Katharlar Kimdir?

Katharizm, öteki ismiyle Katharcılık veya Katarcılık, Orta Çağ’da Fransa’nın Albi Albigensians bölgesinde ortaya çıkan bir tarikattır. 12. ve 13. asırlarda Avrupa’nın batı ülkelerinde tesirli olmuştur. Güney Avrupa, Kuzey İtalya ve ağırlıklı olarak da Güney Fransa’da dağılmışlardır. Hıristiyanlığı temel alan bir tarikat olduğu inancı egemendir. Ancak kilisenin görüşlerine karşı çıkarak reenkarnasyona inanan bir tarikat olarak öğrenilir. Katharlara Cathares üye 20 bin birey kilise ve kraliyet tarafından muhtelif biçimlerde katledilirken, rahipleri yakılarak öldürüldü. Kathar akımının öğretileri, “Trubadurlar” ismi verilen, şövalye ve ozanlardan oluşan bir grup tarafından sürdürülmeye çalışıldı. Ancak Katolik kilisesine bağlı duruşma sistemi olan ve Katharları yok etmek için kurulan “Engizisyon” tarafından bu fikirlerin dağılması önlendi. Değişik inançlarından dolayı kırıma maruz kalan ve yok edilen Katharların hikâyesi, “tarihin kara sayfalarında” yer alıyor.


Katharlar Kimdir?

Bazılarına göre tarikat, kimilerine göre sapkın bir mezhep, diğerlerine göre de bir fikir akımı ve dinsel bir doktrin olarak görülen Katharizm, Kuzey Fransa ile Endülüs arasında kalan Güney Fransa’da ortaya çıkmıştır. Asıl Hıristiyanlığı kendilerinin yaşadığına inanan eğitimli bir topluluk olan Katharlardan rahatsız olan Katolik kilisesi, Kathar inancını “sapkınlık” olarak bülten etti. Buna rağmen Katharlar, Hıristiyanlığı hurafelerden temizleterek özgün haliyle yaşadıklarını iddia ediyordu. “Consolamentum” ismi verilen vaftiz ayinleri vardı. Bu ritüelde, insanın inancı kuvvetlenir ve makûsluklardan temizleme yolunda sürat kazanırdı. Su yerine ateşin kullanıldığı Consolamentum’da, cennetten inen kutsal ruh, vaftiz olan “muhteşem insanın” bedenine giriyordu. Ayinlerinde belli bir doğrultuya dönmezlerdi, birbirlerinin karşısında otururlardı.

Temeli Hıristiyanlık olan Katharizm, Katoliklerle müzakereye girmez ve onları hor görmezlerdi. Eğitim, öğretim, bilgi ve kültüre çok önemserlerdi. İnsanların yetkinleşerek ruhlarının bir sonraki hayatta daha ileri gitmesine hedefliyorlardı. Vefattan ve ateşten korkmazlardı. İnsanların ete hapsolmuş bir melek olduğuna; meleklerin de cinsiyetsiz olduğuna inanarak konutluluğa karşı çıkıyorlardı. Fiziksel dünyanın acısını ve makûsluğunu uzattığı için doğurganlığı makûs bir tavır olarak görüyorlardı. Ayrıca vejetaryen ve pasifistlerdi. Fiziksel her şeyin makûsluk için yaratıldığına inanıyorlardı. İlginç; ancak ilerici bir dini grup olarak öğrenilirlerdi. Buna karşın Katolik kültürü için potansiyel bir tehdit olarak görüldüler. Katolikliği, Katolik ayinlerini ve dini kutlamalarını ve kaidelerini yalanladılar.

“Katharizm”, Yunanca “saf olanlar, pak, arınmış, pak ruhlu” anlamlarındaki “katharos” kelimesinden türetilmiştir.


Kathar Öğretileri Nelerdir?

Kathar öğretileri, Hıristiyanlık başta olmak üzere bazı inanç sistemlerinden izler taşıyan doktrinlerdir. En ehemmiyetlileri “Yaradan, İsa ve Kutsal Ruh” trilojisine karşı çıkmaları ve reenkarnasyon inancıdır. Kiliseyi rahatsız eden bu öğretiler, kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu binlerce insanın yaşamına mülk olmuştur. Bu öğretilerden kimilerini şöyle özetleyebiliriz;

• Yaradan, ruhsal bir varlıktır ve sevgidir.

• Hz. İsa, Yaradan’nın oğlu değildir; hepimiz gibi bir ruhtur.

• Hz. İsa, Yaradan’nın peygamberidir; ancak mucizeleri yoktur ve kurtarıcı değildir.

• Ruhun fani kurtuluşa ermesi için pek çok kere vücutlanması gerekir.

• Ruh ebedi ebedidir, beden geçicidir, kesintisizliği yoktur.

• Ruhun kurtuluşu parasal bağlardan kopmakla muhtemeldir.

• Nefis nezaketi ruhun kurtuluş sürecini süratlendirir.

• Dünyada düalite çelişki prensibi; iyinin ve makûsun balansı geçerlidir.

• Dünyada Satan’ın iblisin hakimliği karar sürer.

• Dünya hayatı ötesinde bir cehennem yoktur.

• Cehennem, makûsluk dolu yeryüzüdür.

• Makûsluğun kaynağı vücutsal istekler ve parasal hırslardır.

• Mülk ve mal edinme evhamı, nefsanî bir endişedir.

• Katolik öğretileri, boş inançlardan başka bir şey değildir.

• Yaradan ile insan arasına hiç kimse giremez.

• İnanç için yetkili bir taşıtı ve din görevlisine lüzum yoktur.

• Kadınlar erkeklerle denk şartlarda din görevlisi olabilir.

• İnsanlar denktir ve özgürdür; müsamaha, kardeşlik, samimilik, gayretlilik temeldir.

• Nefis nezaketi ve iblisin makûsluklarından kurtulan insan “hatasız” olur.

• Yanılgısızlar, aynı zamanda yol gösteren din görevlisidir.


Albigeois Haçlı Seferi

Albigeois, Katharların Albililer Fransa’dan tehciri için 1209 senesinde yapılan Haçlı seferidir. “Albi Haçlı Seferi” olarak da öğrenilir. Fransa’nın Languedoc bölgesinde Katharizm ile alakalı ehemmiyetli büyümeler yaşanıyordu. Batı Fransa’nın yasasız ve kabahat oranı çok yüksek bölgesi olarak öğrenilen Languedoc, Hıristiyanlığın Kuzey Fransa ve İslamiyet’in Endülüs dominant olduğu bölgelerin hududunda yer alıyordu. Bölgede zamanla Katharizm özümsendi. Papa III. Innocentius bundan haberdar olunca 1203 senesinde bölgeye temsilciler, 1206 senesinde vaazlar vermesi için papazlar gönderdi. Buna karşın Katharlar büyümeyi ve dağılmayı sürdürdü. Katharların büyümesinden rahatsız olan kilise, Albililere karşı bir Haçlı seferi istiyordu. Papa III. Innocentius, bu çağrıları dikkate alarak bölgeye sefer yapılması emrini verdi.

Simon de Montfort, II. Filip ve VIII. Louis’in komuta ve liderliğindeki 30 bin şahsiyet şövalye ve piyadelerden oluşan Haçlı ordusu, Kuzey Avrupa’dan Güney Fransa’daki Pirene dağlarının eteklerine indi. Papa III. Innocentius’un emriyle harekete geçen Haçlı ordusu; tam kasaba ve şehirlerdeki mesken alanlarını yağmaladı, kadın ve çocuklar dahil bölge ulusunu kılıçtan geçirdi, dikili tarlaları yaktı ve bölgedeki tam toprakları ele geçirdi. Languedoc bölgesindeki Beziers, Perpignan, Narbonne, Carcassonne ve Toulouse mesken alanları işgal edildi. Bölge tamamen ele geçirildikten sonra yaşamda kalanlar Engizisyon duruşmaları kararıyla yakıldı.

Avrupa tarihindeki “ilk soykırım” olarak tarihe geçen bu kırımda yalnızca Beziers kasabasında 15 bin kadın ve çocuğun katledildiği belirtiliyor. Kırımların kiliselerde yapılması da, Katharlara dinlenen hiddetin başka bir göstergesi olarak kayıtlara geçti.

Hücum yapılan bölge; kültürel, bilimsel, ekonomik olarak Kuzey Fransa’dan ileri seviyedeydi. Bölgede; Yunanca, İbranice ve Arapça ders olarak okutuluyor ve Endülüslerle beraber hareket ediliyordu. Kuzeydeki asiller adlarını yazamazken, buradaki Katharlar edebiyat ile uğraşıyorlardı. Ganimet elde etme ve günahlarından kurtulma emeliyle yola çıkan ordu, güneydeki bu bölgenin zenginliklerine göz dikmişti. Kathar orijinli bölgeyi “günahkâr bölge” olarak gören ve urbalarında haç işareti bulunan Haçlı ordusu, arkalarında büyük bir kırım ve kan gölü vazgeçerek tarihin kara sayfalarına isimlerini yazdırdı. Kırımlar nedeniyle Avrupa’nın 300 sene geriye gittiği belirtiliyor.

Katharların son kalesi Monstegur, inanç serbestliği, müsamaha, insan hakları gibi kıymetlerin sembolü olarak kaldı.

Bunları Öğreniyor Musunuz?

Türk analist-yazar Mine Kırıkkanat, “Gülün Diğer İsmi” isimli kitabında, Şeyh Bedrettin’in “ortak mülkiyeti” korunan fikirlerinin Kathar öğretilerinden esinlendiğini ileri sürüyor.
Iron Maiden’ın “Dance of Death” isimli albümünde yer alan “Montsegur” isimli şarkı, Haçlı ordusunun Albigeois kırımından bahseder.
Katharların, bir zamanlar Batı Anadolu’da yaşayan Yahudilerin, Hıristiyanlığı kabul ettiklerinde seçtikleri ve değişik öğretileri korunan heterodoks Hıristiyan mezhebi olduğu; Şeyh Bedrettin başkaldırılarında Batı Anadolu’daki Katharistlerin başkaldırıya destek verdikleri güzergahında “teyide fakir” iddialar var.
12. asırda binlerce taraftar bulan Katharizm, 13. asırda İran’da tesirli olan Zerdüşt ve Mani öğretilerinden etkilenmiştir.
Katharizm ile Kabala ve Bogomil öğretileri arasında da eşlik bulunmaktadır.
Dinî, felsefî ve ahlakî inançları gereği hiçbir canlıları öldürmeyi uygun görmeyen Katharlar, büyük bir kırıma maruz kalmış, çoğu yakılarak katledilmiştir. “Sapkın bir tarikat” yaftayı takılarak, değişik düşünmenin kıymetini çıkarına değdikleri sistemin eliyle katledilerek ödemişlerdir.
Katharların kırımı sırasında, o bölgede yaşayan ve Katharizm’e inanmayan çok rakamda insan da katledilmiştir.
Katharların kırımı; kendini maddenin tek temsilcisi olarak gören kral cismanî iktidar ile kendini mantığın tek temsilcisi olarak gören kilisenin ruhanî iktidar ortak kararı ile acımasızca gerçekleştirilmiştir.
Katolik kilisesine göre, ateşte yakılan Katharlardan yanmayanlar günahsızdı; yananlar ise ilahi hakın tecellisi olarak cezalarını çekiyorlardı.
Katliamlarda bulunan Papalık temsilcisi, Papa III. İnnocentius’a yazdığı mektupta, “Kadın, erkek, çocuk ayrımı yapılmadan herkes öldürüldü. Yaradan hangisinin günahkâr olduğunu kendi seçsin!” demiştir.
Kiliseye bağlı olan Engizisyon duruşmaları, Katharları yok etmek için 1234 senesinde kurulmuştur. Engizisyon, Katharizm’e inandığı tanımlanan bireyleri suçlayarak, eziyet veya yakılarak idama mahkûm etti.
Katharlara müteveccih soykırım seferleri 1209 senesinde başladı; son Kathar kalesi olan Montsegur, 16 Mart 1244 senesinde düştü.
Montsegur Kalesi’ni korunan 225 Kathar, Engizisyon duruşmalarında suçlanıp eziyetle dinlerinden dönmektense kendilerini ateşe atarak intiharı seçti.
Monstegur Kalesi, direnişin simgeyi haline geldi. İnanç serbestliği, müsamaha, insan hakları gibi kıymetlerin sembolü olarak kaldı.
Katharların katledilmesinin ardından Kathar öğretileri, Tapınak Şövalyeleri Tampliyeler tarafından yaşatılmıştır. Bu nedenle Katolik kilisesinin sonraki maksadı Tapınak Şövalyeleri olmuştur.
1300’lü senelerin başında Cathar öğretilerini tekerrür canlandırmak isteyen Peitre Autier, 10 Nisan 1310 tarihinde Toulouse’de tutularak tutuklandı.
Kathar öğretileri, 20. asırda reenkarnasyon tahlilcisi İngiliz psikiyatr Dr. Arthur Guirdham tarafından tekerrür gündeme getirildi.

Yorum yapın