16 Türk Devleti Hakkında Bilgi (Kurucuları, Bayrakları)

16 Türk Devleti Hakkında Bilgi Kurucuları, Bayrakları

Türkler tarih sahnesine çıktıkları ilk seferden bu yana birçok devlet kurmuş ve hükmettikleri topraklar üzerindeki insanları yönetmişlerdir. Bu yazımızda tarihte kurulan 16 Türk devletinden bahsedeceğiz. Belli tarihte yer eden daha birçok Türk devleti vardır. Peki, neden 16 Türk Devleti? 16 Türk devletinin tek başlık altında bir araya gelmesinin sebebi cumhurbaşkanlığı sembolüdür. Yazımızda cumhurbaşkanlığı simgesi ve cumhurbaşkanlığı forsu hakkında kısaca söz ettikten sonra simgelediği 16 Türk devletinden sırası ile bahsedeceğiz.

Cumhurbaşkanlığı Simgesi ve Cumhurbaşkanlığı Forsu

Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlığı makamını temsil eden altın sarısı renkte 16 ışınlı güneş ve 16 yıldızdan oluşan ambleminin neye dayandığı ve ilk defa ne zaman kullanılmaya başlandığı ile ilgili herhangi bir resmi belge mevcut değildir. Ancak cumhurbaşkanlığı sembolünü Mustafa Kemal Atatürk’şan planladığı bilinmektedir. Amblemin görüldüğü ilk belge M. Kemal Atatürk’şan 1922 Eylül ayında İzmir’de çekilen bir resmidir. Bu resimde görülen flama, cumhurbaşkanlığı forsunun bir benzeridir. Cumhurbaşkanlığı simgesi ve cumhurbaşkanlığı forsu arasında ne fark vardır?

Cumhurbaşkanlığı simgesi altın sarısı 16 ışınlı güneşderi ve 16 yıldızdan alana gelir. Cumhurbaşkanlığı Arması

Cumhurbaşkanlığı forsu da Cumhurbaşkanlığı ambleminin ay-yıldızlı Türkiye Cumhuriyeti bayrağının sol üst köşesine yerleştirilmiş şeklidir. Cumhurbaşkanlığı simgesi ve Cumhurbaşkanlığı forsunun görünümü hakkında bilgiler verdik. Peki, cumhurbaşkanlığı forsu nerelerde kullanılmaktadır? Cumhurbaşkanlığı forsu, Cumhurbaşkanının makam ve çalışma odasında masanın sol gerisinde yer alır. Cumhurbaşkanının ikamet ettiği ve ziyaret ettiği yerlerde bulunduğu vakit zarfınca bayrak direğinde gece-gündüz çekili durur ve makam otomobilinin sol önünde ay-yıldız bulunan direğe çekilir. Ayrıca Cumhurbaşkanının konuşma yaptığı kürsünün ön suratına yerleştirilir.  

Cumhurbaşkanlığı sembolünde yer alan 16 ışınlı güneş ve 16 yıldızın ne anlama gelir? Bu sualin iki yanıtı vardır. Birincisi ve resmi kaynaklarca kabul göreni: 1969 senesinde yazdığı kitabında söz eden Akib Özbek’in düşüncesidir. Akib Özbek, amblemin ortasında bulunan güneşin Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bakiliğini temsil ettiğini, 16 yıldızın ise geçmişte kurulan 16 büyük Türk devletini simgelediğini öne sürer. Diğer bir görüş ise 16 yıldızın eski Türklerin bayraklarında bulunan 9 tuğu ve Anadolu Türklerinin bayraklarında bulunan 7 tuğu temsil ettiğidir. İlk görüş en çok kabul edilen görüştür.

16 Türk Devleti Hangileridir?

Cumhurbaşkanlığı sembolünde simgelenen 16 Türk devleti şunlardır:

Büyük Hun İmparatorluğu
Batı Hun İmparatorluğu
Avrupa Hun İmparatorluğu
Ak Hun İmparatorluğu
Göktürk Kağanlığı
Hazar Kağanlığı
Avar Kağanlığı
Uygur Kağanlığı
Karahanlı Devleti
Gazne Devleti
Büyük Selçuklu İmparatorluğu
Harezmşahlar Devleti
Altın Orda Devleti
Timur İmparatorluğu
Babür İmparatorluğu
Osmanlı İmparatorluğu

Bu 16 Türk devleti var oldukları yarıyıl içinde bulundukları bölgelerde teşkilatlanarak siyasi bir efor haline gelir. Yazımızın devamından bu 16 Türk devletinin kim tarafından ne zaman ve nerede kurulduğu, ne kadar vakit karar sürdüğü, adetleri, kültürleri ve siyasal yapılarının neler olduğu, ne zaman ve nasıl devrildiği hakkında kısaca bilgi vereceğiz.

Büyük Hun İmparatorluğu


Asya Hun İmparatorluğu olarak da anılan bu devlet hakkındaki bilgilere Çin kaynakları üzerinden ulaşmaktayız. Kurucusu Teoman’dır. Kuruluşu ile ilgili kesin bilgiler olmamakla birlikte MÖ 220 senesinde kurulan devletin başşehirinin Ötüken olduğu bilinmektedir. Teoman’ın kurduğu devleti, imparatorluk haline getiren kişi Teoman’ın oğlu Mete’dir. Mete Han’ın, Oğuz Kağan Epopeyi’nda geçen, Türklerin atası olarak kabul edilen Oğuz Kağan olduğu düşünülmektedir. İpek yolunun hakimiyeti için Çin ile gayret eden Mete, Çin’i vergiye bağlar. Günümüzde hala ayakta duran Çin Seddi, Mete’nin emrindeki Türkleri durdurmak için inşa edilir. Mete yarıyılinde Büyük Hun İmparatorluğu’nun hudutları Japon Denizi, Çin Denizi, Hazar Denizi ve Sibirya arasında kalan toprakları içermektedir. Mete’nin vefatından sonra bir vakit daha eforunu gözeten Büyük Hun İmparatorluğu, MÖ 46 senesinde Doğu Hun ve Batı Hun olmak üzere ikiye ayrılır. Kağanların Çin prensleri ile evlenme geleneği, Çin entrikaları ve boylar arasındaki münazaralar devletin ayrılmasında büyük rol oynar. İkiye ayrılan devletin doğu kolu olan Doğu Hun Devleti, MS 48 senesinde Kuzey Hun ve Güney Hun olarak ikiye ayrılır. Pi yönetimindeki Kuzey Hun Devleti MS 156 senesinde devrilir. Çin üstünlüğünü kabul eden Panhu yönetimindeki Güney Hun Devleti ise MS 216 senesinde devrilir. Güney Hun Devleti’nin devrilmesi ile Büyük Hun İmparatorluğu tarih sahnesinden çekilir.

Büyük Hun İmparatorluğu’nda hakanın idareme yetkisinin tanrıdan geldiğine inanılan kut anlayışı hakimdir. Hunlar arasında Tengricilik ve Şamanizm inanışları yaygındır. Babadan oğla geçen bir hükümdarlık anlayışına sahip olan Hunlarda bayana büyük ehemmiyet verilir. Katun Hatun ismi verilen hükümdar eşinin yönetimde söz söyleme hakkı vardır.

Batı Hun İmparatorluğu

Batı Hun İmparatorluğu, Çiçi tarafından Batı Türkistan’da MÖ 56 senesinde kurulur. İpek yolu üzerindeki hakimiyetini kaybetmesi ve Çin’den gelen vergilerin kesilmesi suratından ekonomik kasvetler içine giren Büyük Hun İmparatorluğu’nun başındaki Ho-Han-Ye devletin kurtuluşunu tahta geçmesine dayanak eden Çin’in egemenliğinde görür. Ancak Ho-Han-Ye’nin kardeşi Çiçi bu fikri atalarına hakaret olarak görür ve kardeşinin kağanlığını tanımaz. Çiçi takipçileri ile ülkenin batıdene çekilir. Burada kendi devletini kuran Çiçi, Türk savaş taktiklerinin vazgeçerek kendisine bir kale yaptırır ve Çin’e karşı korunma savaşı yapmaya çalışır. Ancak bu yöntem Çin üzerinde etkili olmaz. Emri altındaki askerlere çok sert davranması ile bilinen Çiçi’nin kurduğu Batı Hun Devleti MS 36 senesinde devrilir. Batı Hunların adet ve kültürleri Büyük Hun Devleti ile aynıdır.

Avrupa Hun İmparatorluğu

Büyük Hun İmparatorluğu’nun ufalanması ve geriye kalan devletlerinde devrilmesi ile Türk toplulukları Hazar Denizi çevresinde toplanmaya başlar. Bu bölgede 300 sene yaşamaya devam eden Türk toplulukları bu bölgede etkili bir efor haline gelir. Avrupa Hun İmparatorluğu, 352 senesinde Kama Tarkan tarafından Hazar ve çevresini kapsayan bölgede kurulur. Batı Hun Devleti ismi ile de anılan Avrupa Hun Devleti, bölgede etkin efor haline geldikten sonra akınlara başlayarak hakimiyet alanını genişletmeye başlar. Kama Tarkan’ın oğlu Balamir yönetimindeki Hun devleti Ostrogotlar ve Vizigotlar üzerine seferler kumpaslar. Hunların akınlarından kaçan bu toplulukların Batı’ya ilerlemesi ile Kavimler Göçü başlar. Avrupa Hun Devleti’nin başlattığı Kavimler Göçü, bugünkü Avrupa topluluklarının temelini atması bakımından önemlidir. Avrupa içlerine ilerleyen Avrupa Hun Devleti, Roma İmparatorluğundan vergi almaya başlar. Avrupa Hun Devleti, en parlak yarıyıllarini Attila yönetiminde yaşar. Avrupa Hun İmparatoru Attila, Avrupalılar tarafından Yaradanın Kırbacı olarak adlandırılır. Avrupalılara göre Attila Yaradanın onlara gönderdiği bir cezadır. Attila’nın vefatından sonra taht tartışmalarına şahitlik eden imparatorluk giderek zayıflar. Birbiri arkasına alınan mağlubiyetler Türkleri Doğu’ya çekilmeye mecburi vazgeçer. Attila’nın oğlu Dengizik’in vefatı ile Avrupa Hun İmparatorluğu 469 senesinde son bulur.

Avrupa Hunlarında Türklerde yarı göçebe bir yaşayış kültürü hakimdir. Avrupa Hun Devleti’nin kendi ismine para bastırdıklarını gösteren hiçbir ispat yoktur. Ticaretlerinin büyük kısmını Romalılar ile yaptıkları için “Solidus” ismi verilen Roma altınını kullanırlar. Avrupa Hun İmparatorluğu’nun ekonomisi ağırlıklı olarak paralı askerlik ve Roma’dan alınan vergiler ile sağlanıyordu.

Ak Hun İmparatorluğu

Ak Hun İmparatorluğu, 4. asrın ikinci yarısında Müveraünnehir ve Toharistan’da kurulan bir Türk devletidir. Kim tarafından kurulduğu ile ilgili bir bilgi yoktur. Bulundukları bölgede kısa vakitte etkili bir efor haline gelen Aksuvar yönetimindeki Ak Hun Devleti, Sasaniler ile girdikleri gayretlerden galip ayrılarak Sasaniler’e üstünlüklerini kabul ettirirler. Sasaniler ile yapılan antlaşmadan sonra Hindistan’a seferler tertip ederler. Kuvvetlenen devletin bir kolu güneye ilerleyerek Hindistan ile savaşır ve Ganj Nehri’ne kadar inmeyi muvaffak olur. Ancak Hindistan’daki Ak Hunlar 6. asırda yerli millet ile kaynaşarak tarih sahnesinden silinir. Ak Hun İmparatorluğu, Afganistan, Türkistan ve Kuzey Hindistan’ın bir kısmını hakimiyeti altına alır. İpek Yolu’na hakim olduğu vakit zarfında eforunu gözeten Ak Hun İmparatorluğu; Göktürklerin İpek Yolu hakimiyetini ele geçirmesinden sonra giderek zayıflar. Ak Hun İmparatorluğu; birbirleri ile uyuşan Göktürkler ve Sasaniler’in atakları arasında sıkışarak 567 senesinde devrilir.

Göktürk Kağanlığı

Göktürk

Türk ismini ilk defa devlet ismi olarak kullanan Türk topluluğudur. Köktürk ismi ile de anılan bu kağanlık I. Göktürk Kağanlığı ve II. Göktürk Kağanlığı olarak iki ayrı yarıyılda karar sürer:

Göktürkler, 542 senesine kadar Altay Dağları’nın güney eteklerinde yaşamaktadır. 542 senesinde Bumin Kağan tarafından kurulan I. Göktürk Kağanlığı doğu ve batı olarak yönetiliyordu. Güneşin doğduğu yer olan doğu kutsal sayıldığı için reel hükümdar Bumin Kağan ülkenin doğusunda karar sürerken kardeşi İstemi Yabgu’da Bumin Kağan’a bağlı olarak ülkenin batısını idaremekle görevlidir. I. Göktürk Kağanlığı hükümdarları arasında Taspar Kağan, Budizm’i kabul etmesi ve devlet dini haline getirmek istemesi bakımından diğer kağanlardan ayrılır. I. Göktürk Kağanlığı’nın batı kanadı 630 senesinde devrilir. Doğu kanadı ise 658 senesinde Çin hakimiyetine girerek tarih sahnesinden çekilir.

52 senelik bir Çin esaretinden sonra hürlük isteyen Kutluk, Göktürkleri çevresinde bir araya gelerek Ötüken’de II. Göktürk Kağanlığı’nı kurar. II. Göktürk Kağanlığı kurucusundan dolayı Kutluk Kağanlığı ismi ile de anılır. Ülkenin kuruluşundan Bilge Kağan yarıyıline kadar ülkenin vezirliğini yapan Tunyukuk, Göktürk tarihinin önemli kişilerinden biridir. Kutluk Kağan’ın çocuklarının minik yaşta olması sebebi ile kağanlığın başına Kutluk’un kardeşi Kapgan Kağan geçer. Kapgan Kağan yarıyıli fetihlerin çoğalması bakımından devlet tarihinde önemli bir yer meblağ. Kapgan Kağan’ın vefatından sonra Kapgan Kağan’ın oğlu İnel kağan olsa da Kutluk’un oğulları yani reel varisler bu vaziyete itiraz eder. Kutluk Kağan’ın büyük oğlu Bilge, diğer Türk beylerinin desteğini alarak İnel Kağan’ı tahttan indirir ve idam eder. II. Göktürk Kağanlığı’nın başına geçen Bilge Kağan Kardeşi Kül Tigin’i ordularının başına geçirir. Bilge Kağan yarıyılinde dikilen Göktürk kitabeleri, Türkçenin en eski yazılı kaynakları olması nedeni ile Türk tarihinde önemli bir yer meblağ. Bilge Kağan’ın ardından çocuk yaşta başa geçen Tengri Kağan yarıyılinde ülke iyice zayıflar ve Uygurlar’ın Ötüken’i ele geçirmesi ile 745 senesinde devrilirler.

Hazar Kağanlığı

Göktürk Kağanlığı’na bağlı yaşayan ve Göktürklerin batı kanadını oluşturan Hazarlar I. Göktürk Kağanlığı’nın parçalaması ile bağımsız olarak hareket etmeye başlar. Kuban Irmağı ve Azak Denizi arasında kalan bölgeye yerleşen ve 7. asırdan itibaren bir devlet olan Hazarlar; Halife Osman yönetimindeki İslam Devleti ve Sasaniler başta olmak üzere Bizans, Rus Knezlikleri, Ermeni ve Gürcüler ile gayret eder. Sasaniler’e karşı Bizans ile Bizans’a karşı Sasaniler ile iş birliği yaparlar. 300 senelik yönetimlerinde Doğu Avrupa topraklarında hakim efor olarak yaşayan Hazar Kağanlığı, Peçeneklerin atakları sebebi ile zayıflama sürecine girer ve Bizans’ın desteklediği Kiev Knezliği tarafından 10. asrın sonlarında tarih sahnesindeki rolüne son verilir. Millet kitlesinin çoğu Gök yaradan dinine inanırken Hazar Kağanlığı yönetimindekiler ve çevresi, Museviliği devlet dini olarak kabul eder. Ancak Museviliğin hangi mezhebine bağlı oldukları bilinmemektedir. Museviliği kabul eden ilk ve tek Türk devleti olması bakımından tarihte önemlidir. Devlet dini Musevilik olsa da Hazarların içinde birçok din hayata ve genişleme imkanı bulur.

Avar Kağanlığı

Avarlar

Avar Kağanlığı, 562 senesinde I. Bayan tarafından kurulur. Avrupa’da kurulan Avar Kağanlığı, bugünkü Ukrayna, Macaristan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan, Slovenya, Sırbistan, Avusturya, Romanya, Polonya topraklarını ele geçirerek bu toprakları yönetir. Bizans üzerine sık sık sefer tertip eden Avar Kağanlığı, İstanbul’u fethetmeye yanaşan ilk Türk devleti olması bakımından önemlidir. Franklar, başlarda Avar Kağanlığı ile iyi ilişkiler kurmaya çalışsalar da daha sonra araları açılır ve birbirleri ile uzun seneler sürecek savaşlar yaparlar. Franklar’ın Avar Kağanlığı’nı devirmek için topladığı ordu Avarlar üzerinde galibiyet elde edince Avar Kağanlığı devrilme sürecine girer. Kağanlık içinde başlayan taht tartışmalarının neticesinde başa geçen Yugur 795 senesinde Hristiyanlığı kabul ederek Frank hakimiyetine girmek için bizzat Frank kralının huzuruna çıkar. Zaman zaman ayaklanan Avar ulusu Hristiyanlığı kabul etmeleri ve Bulgarların üzerlerine düzenlediği fetihleri neticeyi asimile olurlar. Avar Kağanlığı 823 senesinde tarih sahnesinden silinir.

Uygur Kağanlığı

uygurlar

İlk yerleşik Türk topluluğu olan Uygurlar, Uygur Kağanlığı’nı 747 senesinde Kutluk Bilge Kül önderliğinde kurarlar. Orhun Irmağı kıyısındaki Ordu-balık şehrini kuran Kutluk Bilge Kül bu şehri kağanlığın başşehiri yapar. Orta Asya’da bulunan Türk boylarının birleşmesi ile kurulan bu kağanlık, Uygur soyluları tarafından yönetilir. Uygur Kağanlığı; Budizm ve Maniheizm’i kabul etmeleri bakımından önemlidir. Din değişiklikleri sebebi ile Budizm ve Maniheizm’e ait olan dini metinleri Uygurcaya çeviren Uygurlar birçok alfabeyi Runik Abece, Tibet Alfabesi, Sogd Alfabesi vd. kullanır. Kendilerine ait bir abeceUygur alfabesi geliştirmeleri de diğer Türk devletlerinden ayrılan bir yönleridir. Maniheizm dinini kabul eden Uygurlar, Türk adetlerine ters düşen yaşayış sebebi ile değişikleşirler ve hala Türk adetlerine bağlı olan göçebe ve savaşçı olan Kırgızlar tarafından devrilirler. Kırgızlar, Uygur Kağanlığı başşehiri Ordu-balık’a girerek Uygur kağanını öldürür ve insanları katleder. Hayatta kalanlar ise yurtlarını terk etmek zorunda kalır. Böylece Uygur Kağanlığı 840 senesinde devrilir.

Karahanlı Devleti

Karahanlılar

Karahanlı Devleti, Kırgızların Uygur Kağanlığı’nı devirmesinin ardından Bilge Kül Kadir Han tarafından kurulur. 840 senesinde kurulan Karahanlı Devleti’nin başşehiri Kaşgar’dır. Saltuk Buğra Han İslamiyet’e geçer ve İslamiyet’i devlet dini olarak kabul eder. Tarihte İslamiyet’i kabul eden ilk Türk devletidir. Edebiyat ve mimari alanlarında önemli yapıtlar vazgeçen Karahanlı Devleti, içindeki taht münazaraları suratından Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılır. Batı Karahanlı Devleti 1212 senesinde Harezmşahlar tarafından devrilir. Doğu Karahanlı Devleti’ne ise 1211 senesinde Karahitaylar tarafından son verilir. Karahanlı Devleti hakkında daha detaylı bilgi için “Karahanlı Devleti Tarihi” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Gazne Devleti

Gazneliler

963 senesinde Alp Tegin tarafından Afganistan topraklarında kurulur. İslam Devleti olan Gazne Devleti en parlak yarıyıllarini Gazneli Mahmut ile yaşar. Ülkenin başşehiri evvel Gazne, 1163 senesinde de Lahor olur. 223 sene ayakta kalan devlet Afganistan ve Hindistan’da karar sürer. Karahanlı Devleti ile aynı yarıyıllarda varlığını sürdüren Gazne Devleti, Büyük Selçuklu Devleti ile girdiği çabalar neticeyi zayıflar ve 1183 senesinde Gurlular tarafından devrilir.

Büyük Selçuklu İmparatorluğu

Selçuklular

Oğuzların Kınık boyuna üye olan Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tuğrul ve Çağrı kardeşler tarafından kurulur. İmparatorluk ismini Oğuz Yabguluğu’nda komutanlık yapmış olan Selçuk Bey’den alır. Selçuk Bey’in boyu, torunları Tuğrul Bey ve Çağrı Bey önderliğinde Gazneliler ile giriştikleri iki savaşı da kazanarak Gazneliler’in boyunduruğundan kurtulur ve Büyük Selçuklu devletini 1037 senesinde Merv’de kurarlar. Devletin başına Çağrı Bey’in de desteği ile Tuğrul Bey geçer. Selçuklularda devlet hanedanın ortak mülkü sayıldığı için hanedan azalari ülkenin değişik bölgelerine yönetici olarak soyulur. Tuğrul Bey’in soyunu devam ettirecek bir çocuğu olmadığı için tahta Çağrı Bey’in oğlu Alparslan oturur. Sultan Alparslan’ın yönetiminde yükselme yarıyıline giren Selçuklular, bölgede etkin efor haline gelir. Sultan Alparslan yarıyılinde vezirlik görevine getirilen Nizam-ül-mal Büyük Selçuklu İmparatorluğu tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Sultan Alparslan’ın Bizans ile girdiği Malazgirt Savaşı’ndaki galibiyeti Türklere Anadolu’nun kapılarını açar. Bu tarihten sonra Anadolu topraklarında Türk hakimiyeti artmaya başlar. Sultan Alparslan’ın vefatından sonra yerine geçen oğlu Melikşah yarıyıli Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun en parlak yarıyıllari olur. Melikşah’ın vefatından sonra imparatorluk içinde taht münazaraları baş gösterir. Neticesinde de Büyük Selçuklu İmparatorluğu devrilme sürecine girer. Arka arkaya gelen sultanlar bu gerilemeyi durduramaz. Son olarak tahta geçen Sultan Sencer’in vefatı ile Büyük Selçuklu İmparatorluğu 1157 senesinde böler. Büyük Selçuklu İmparatorluğu’ndan geriye kalan topraklarda Suriye Selçuklu Devleti, Kirman Selçuklu Devleti, Irak Selçuklu Devleti ve Anadolu Selçuklu Devleti kurulur. Suriye, Kirman ve Irak Selçukluları Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun son hükümdarı Sultan Sencer’in vefatına kadar imparatorluğa bağlı kalırlar. Ancak Anadolu Selçuklu Devleti, Sultan Melikşah’ın vefatından sonra bağımsızlığını ilan etmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti hakkında daha detaylı bilgi için “Anadolu Selçuklu Devleti” başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz Suriye, Kirman ve Irak Selçukluları’nın Harezmşahlar’ın hakimiyetine girmesi ile 1194 senesinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu son bulur.

Harezmşahlar Devleti

Harezm ismi verilen bölgede 1077 senesinde Kutbeddin Muhammed Harezmşah tarafından kurulan Türk- İslam devletidir. Harezm bölgesi yöneticilerine Harezmşah unvanı verilir. Kutbeddin Muhammed Harezmşah, Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun yönetiminde olan Harezm bölgesine vali olarak soyulan Anuş Tekin’in oğludur. Harezmşahlar bütün bağımsızlıklarını Kutbeddin Muhammed Harezmşah’ın torunu Şehir Arslan yönetiminde kazanırlar. Şehir Arslan, hükümdarı Sultan Sencer’in vefatı ile Büyük Selçuklu İmparatorluğu’na olan bağlılığını bozar ve bağımsız bir devlet olur. Tekiş Harezmşah yönetiminde yükseliş yarıyıline giren Harezmler, Irak Selçuk Devleti’ne son verir. Alaaddin Muhammed yönetiminde fetihlere devam etse de Alaaddin Muhammed’in Moğollar ile ters düşmesi devleti gerileme yarıyıline sokar. Celaleddin Harezmşah yarıyılinde ülke toprakları genişlemeye devam etse de Harezmşah Devleti Anadolu Selçuklu Devleti ile yapılan Yassı Çemen Savaşı’nda yenildikten bir sene sonra Celaleddin Harezmşah’ın 1231 senesinde ölmesi üzerine devrilir.

Altın Orda Devleti

Altın Orda

Altın Orda Devleti ya da Altın Ordu Devleti isimleri ile anılan devlet 1242 senesinde Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın torunu Batu Han tarafından kurulur. Türk-Moğol kökenli bir devlettir. Başşehir olarak İdil Nehri’nin alt kıyısında bulunan Saray şehri seçilir. Batu Han’ın yerine tahta geçen Berke Han İslamiyet’i devlet dini olarak kabul eder. Altın Orda Devleti’nde Berke Han’ın arttan gelen birkaç hükümdardan sonra taht münazaraları başlar. Timur’un Altın Orda topraklarına girmesi ile bölen Altın Orda Devleti 1502 senesinde tamamen devrilir.

Timur İmparatorluğu

timurlular

1370 senesinde Çağatay Devleti emiri Timur tarafından kurulan Türk-Moğol asıllı Timur İmparatorluğu, kısa vakitte Türkistan’da kurulan en büyük devletlerden biri gidişatına gelir. Başşehir olarak Semerkant Şehri’ni seçen Timur, Semerkant’ı yarıyılinin en büyük ve en gelişmiş şehirlerinden bir haline getirir. Yaptığı fetihler neticeyi fethedilen toprakların hazineleri yanı gizeme fethedilen bölgenin sanat ve bilim adamlarını Semerkant’a getirerek şehrin ve ülkenin gelişmesini sağlar. Çin’i fethetmek isteyen Timur, artta güçlü bir devlet vazgeçmemek için Osmanlı Devleti üzerine sefer kumpaslar. Osmanlı padişah’ı Yıldırım Beyazıd ile 1206 senesinde girdiği Ankara Savaşı’nı kazanarak Yıldırım Beyazıt’ı esir alır. Osmanlı Devleti altındaki beyliklere topraklarını geri verir ve geri kalan toprakları Yıldırım Beyazıd’ın oğulları arasında dağıtır. Böylece kuvvetlenmekte olan Osmanlı Devleti’ni 11 sene sürecek Fetret devrine sokar. Osmanlı meselesini çözen Timur, Çin üzerine sefer tertip etse de 1405’te sefer yoluna can verir. Timur’un vefatından sonra Timur’un kurduğu ülke oğulları ve torunları arasında paylaşılır. Timur’un hanedanında ayakta kalmayı başarabilenler Babür ve Hüseyin Baykara olur. Babür Türkistan’da tutunamayınca Hindistan’a geçerek burada Babür İmparatorluğu’nu kurar. Hüseyin Baykara ise Horasan’da kalarak Timur Devleti’ni ve başşehir Herat’ı atalarının Semerkant’da yaptığı gibi bilim ve sanat şehri haline getirir. Türk edebiyatı ve Türk tarihinde önemli bir yere sahip olan Ali Şir Nevai, Hüseyin Baykara’nın yakın dostu ve danışmanıdır. Hüseyin Baykara’nın yerine oğlu Mirza devrinde Özbek hükümdarı Şeybani Han’ın başşehir Herat’ı fethetmesi ile 1507 senesinde Timur İmparatorluğu tarih sahnesinden çekilir.

Babür İmparatorluğu

Babür İmparatorluğu, Timur’un soyundan gelen Babür Şah tarafından Hindistan’da kurulur. 1526 senesinde kurulan Babür İmparatorluğu, en geniş topraklara sahip olduğu yarıyılda Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Bangledeş’i hudutları içine katmış gidişattadır. Babür İmparatorluğu Ekber Şah yarıyılinde siyasi ve ekonomik olarak en üst seviyesine gelir. Şah Cihan yarıyılinde mimari olarak çağ atlar. Dünyaca ünlü Tac Mahal bunun bir ispatıdır. Evrengzib yarıyıline gelindiğinde en geniş topraklara erişen Babür İmparatorluğu, dünya popülasyonunun dörtte biri olan 150 milyonluk bir popülasyonu yönetir. 17. asırda Karnal Savaşı’nın kaybedilmesi ile çöküşe geçen Babür İmparatorluğu, II. Bahadır Şah’ın hükümdarlığı sırasında çıkan isyan neticeyi bölgeye müdahale eden İngilizler tarafından devrilince Hindistan 1858 senesinde Büyük Britanya İmparatorluğu sömürgesi haline gelir

Osmanlı İmparatorluğu

Kayı boyunun beyi olan Osman Gazi tarafından 1299 senesinde Söğüt ve Domaniç’te kurulan Osmanlı Devleti, Orhan Gazi yarıyılinde Bursa’yı başşehir olarak kullanır. Fatih Sultan Mehmet 1453 senesinde İstanbul’u fethederek Roma İmparatorluğu’na Bizans son vererek Orta çağı sonlandırıp Yeni Çağı başlatır. Bu olaydan sonra Osmanlı İmparatorluğu için yükselme yarıyıli başlar. Yavuz Sultan Selim yarıyılinde Memlükler ile yapılan Ridaniye Savaşı neticeyi halifelik Osmanlı Hanedanı’na geçer. En zirve yarıyıllarini Kanuni Sultan Süleyman yarıyılinde yaşayan Osmanlı İmparatorluğu, Viyana kapılarına kadar dayanır. Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu II. Selim’den sonra duraklama yarıyıline giren imparatorluk, zaman geçtikçe daha makûsa gider. Devlet’i eski güçlü yarıyıllarine döndürebilmek için yenilikçi hareketler yapılsa da fayda etmez. Eski eforunu geri kazanma hayalinin çok uzak olduğunu anlayan yöneticiler eldeki toprakları koruma politikası gütmeye başlar. Fransa’da ortaya çıkan milliyetçilik akımı Osmanlı İmparatorluğu gibi çok milletli bir devlet’in ayrılma sürecini süratlendiren bir etkendir. Bünyesinde barındırdığı milletlerin isyanı neticeyi iyice sonbaharsızlaşan Osmanlı, kaybettiği toprakları alabilme umudu ile I. Dünya Savaşına girse de bu savaştan mağlup ayrılarak elindeki toprakları da kaybetme tehlikesi oluşur. Mustafa Kemal ve silah dostlarının başlattığı Kurtuluş Savaşı işgalcileri topraklardan temizler. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’na 1922 senesinde son verir.

Yorum yapın