Terim olarak anlamını öğrenmesek de, hemen hepimizin evinde aerosol ürünler bulunduğunu söylemek mümkündür. Günlük yaşantımızda kullandığımız deodrantlar, parfümler, tıraş kremleri, sırça arınıcılar, böcek ilaçları ya da mobilya sektöründe kullanılan mobilya cilası ve sprey boyalar aerosol yönteminin kullanıldığı ürünlere örnek olarak gösterilebilir. Bu ürünler için hazırlanan aerosol kapları, içerisindeki akışkanlaştırılmış gazların püskürtülerek kullanılmasını sağlar. Günümüzde aerosol ürünler spreyin yanı gizeme köpük ya da jel formunda da hazırlanmaktadır.
Aerosol, terim olarak kimya ve coğrafya literatüründe geçmektedir. Bu kelime her iki alanda da değişik biçimde tanımlanmaktadır.
Aerosol Kimya Literatüründe Nasıl Tanımlanır?
Aerosol, gaz halde bulunan herhangi bir kütle içerisinde asaltı halde olan akışkan ve katı parçacıkların oluşturduğu ince karışımlara bilgilen addır. Yani, herhangi bir akışkan veya katının belli bir civar içerisinde bölmesidir. İçine aerosol konulan basınçlı kaplar ise aerosol kapları olarak adlandırılır.
Aerosol örnekleri tabiatta da bulunmaktadır. Havadaki bulutlar, sis, ev ve de sanayilerin bacalarından çıkan dumanlar, aerosol karışımlara verilebilecek örnekler arasında yer alır. Bulutlar, içerisindeki ufak su damlacıkları, dumanlar ise dumanların içerisinde bulunan katı parçacıklar ile birer aerosol örneğidir.
Aerosol Sprey
Deodrant, parfüm, saç spreyi vb ürünlerin günlük yaşantımızdaki kullanımının çoğalmasıyla beraber aerosol sprey kavramı yaşamımıza girmiş oldu. Aerosol kabı denilen, kapalı bir şişe içerisinde bir gazla sıkıştırılmış basınç altındaki akışkan ürünler aerosol olarak adlandırılır. Bu akışkanların şişeden çıkıp geniş bir alana yayılabilmesi için şişenin deliğinin ufak olması gerekir. İçerisindeki gaz nedeniyle, şişedeki pompaya basıldığında akışkan büyük bir süratle geniş bir alana yayılır. Aerosol spreyin günlük yaşamdaki en önemli verimi oldukça pratik kullanım imkanı sunmasıdır.
Aerosol Yöntemi Nedir, Ne İşe Fayda?
Aerosol yöntemi, bir akışkannın gaz halinde ve basınçla püskürtülmesini sağlar. Aerosol kaplarının içinde belli bir madde ile basınçlı bir gaz bulunur ve bu basınçlı gaz, maddeleri dışarıya doğru püskürtmek emeliyle kullanılır.
Aerosol yöntemini anlamak için aerosol kaplarının nasıl çalıştığını incelemek gerekir. Aerosol kabının içerisinde bulunan itici gaz, belli bir basınç altında akışkanlaştırılmış kloroflorokarbon ya da flüorokarbon bileşiğidir. Aerosol kapları, alüminyum ve teneke gibi levhaların lehimle birleştirilmesiyle yapılır. İçindeki gazın basıncına karşı direncini çoğaldırmak emeliyle bu levhaların tabanları çukurlaştırılır. Aerosol kaplarının en üzerinde, basıldığı zaman çalışan bir valf, bu valfin altında helezoni yapıda bir yay ve de esnek yapıda bir boru bulunur. Bu boru, kabın altına kadar uzanır. Aerosol kaplarına ilk olarak püskürtülmek istenen akışkan madde doldurulur. Daha sonra, kapak ve valf takılır. Son olarak ise, basınçlı gaz aerosol kabına doldurulur. Bu esnisme kabın içindeki artan basınç nedeniyle gazın bir kısmı akışkan hale geçer. Püskürtme sonrasında, kaptaki yüksek basınçtan kurtulan gaz, tekerrür gaz haline geçerek havaya karışır. Püskürtülen akışkan madde ise püskürtüldüğü yüzeye yapışır.
Aerosol kapların üzerinde “kullanmadan önce çalkalayınız” ibaresi bulunur. Bunun nedeni, püskürtülmek istenen madde ile itici gazın birbirine karışmasını sağlamaktır. Kabın üzerindeki düğmeye basıldığında valf açılır ve aerosol karışım basıncın tesiriyle boruda yükselmeye başlar. Hemen ardından püskürtülmek istenen akışkan madde ve itici gaz çıkar. Püskürtme sonrasında aerosol kabın içerisinde bir boşluk meydana kazanç. Bu boşluk, gaz haldeki itici gaz tarafından doldurulur.
Kozmetikten sanayiye pek çok sektörde kullanılan aerosol kapları, 10 mikrondan dahi daha ufak çaptaki katı parçacıkların dağıtılmasını sağlayabilir. Aerosol kaplarına günümüzde sprey kabı da denilmektedir.
Oldukça ufak zerreciklerden oluşan aerosol, havada uzun vakit kalabilme özelliğine sahiptir. Aerosol kaplarındaki itici gaz basınç altında tutulan akışkanlaştırılmış gaz ve gazlar karışımıdır. Bu gazların kaynama noktası normal ısının altında olduğundan itici gaz karışımı atmosfer ile temas ettiği anda süratli bir biçimde buğulaşır. Aerosol kabındaki etken madde ise püskürtüldüğü yüzeyde kalır. Böylece süratli ve tesirli bir kullanım imkanı oluşur. Köpük ve jel aerosol ürünlerin çalışma prensibi de bu biçimdedir.
Aerosol kaplarda itici gaz olarak kullanılan maddelerin inert, renksiz ve kokusuz olması olmasına, yanıcı ve toksik olmamasına dikkat edilir. Bu emelle de genellikle fluorokarbonlardan trikloromonofluorometan, diklorodifluorometan kullanılır. Ancak son senelerde bu ürünlerin ozon tabakasına hasar verdiği ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine bu ürünlerin yerine propan, izobütan, n-bütan gibi gazlar veya karışımları kullanılmaya başlanmıştır.
Aerosol İlaç Nedir?
Aerosoller tıpta genellikle sivrisinek ve pire gibi hastalık taşıyan asalakları öldürme, havayı arınma, kalabalık civarlarda dam¬lacık enfeksiyonuyla bulaşan hastalıkları önleme ve akciğer hastalıklarında inhalasyon emeliyle kullanılır. Aerosoller, elle işleyen bir sprey veya ne-bülizör, özel olarak yapılmış inhalatör veya bilinen basınçlı paketler aracılığıyla kullanılırlar.
Astım rahatsızlığında daralmış olan akciğer hava yollanı genişletmeye yarayan aerosoller; adrenalin, atropin, methonitrite, isopre-naline veya orciprenoline içerirler. Bu tip aerosollerin kullanılması astımlı bir¬çok hastaya iyi kazanç. Ancak yine de teda¬vinin önemle izlenmesi, bu güçlü ilaç¬ların fazla dozda alınmamasına dikkat edilmelidir.
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KOAH ve Kistik Fibrozis KF hastalıklarının tedavisinde aerosol inhalasyon çözeltileri kullanılmaktadır. Bu cins ilaçların kullanımında hastanın solunumunu daha iyi bir hale getirmek emeliyle solunum yollarındaki adaleleri gevşetmek, bronşları genişletmek ve solunum yollarının iltihabını önlemek amaçlanır. Bu tesirler ile beraber hastalar daha rahat nefes alır.
Aerosol Homojen Midir?
Bir katı veya akışkannın gaz içinde parçalamasıyla oluşan karışımlar olan aerosoller için verilebilecek en iyi örnekler sprey, sis ve baca dumanıdır. Aerosol karışımların büyük kısmı koloittir. Aerosollerin homojen olup olmadığını anlayabilmek için koloitin ne olduğunu da incelemek gerekir.
Koloit Nedir?
Bir maddenin akışkan içerisinde asılı kalmasıyla oluşan karışımlara koloit denir. Koloitler homojen gibi görünürler. Karışımdaki maddeler gözle görülmez. Ancak karışımdan lazer ışını veya ışın demeti geçirilerek fark edilebilirler. Duman, boya veya boya gibi maddeler koloit için verilebilecek en iyi örneklerdir.
Koloitler çok ince ayrılmış taneciklerden oluşur. Bu tanecikler şartlar değişmedikçe etrafta kalır. Koloitler reel eriyiklerle kocaman süspansiyonlar arasında yer alır. Reel eriyiklerde eriyen moleküllerine veya iyonlarına ayrışır. Reel bir eriyikteki moleküller ve iyonlar çok ufak olduğundan elektron mikroskobu ile dahi fark edilemez. Ancak kocaman süspansiyondaki tanecikler oldukça büyüktür. Bu tanecikler bir hayli moleküllerin birleşmesinden meydana kazanç ve süzgeç kağıdı ya da filtre ile süzülerek süspansiyondan parçalayabilirler. Koloit tanecikleri dibe çökmezler. Ayrıca hiçbir filtre onları içinde asılı bulundukları akışkandan ayıracak kadar ince değildir. Şayet bir koloit maddeden güçlü bir ışık demeti geçirilir ve ışınların doğrultusuna dik olarak yerleştirilmiş bir güçlü mikroskopla bu ışık incelenirse; çok rakamda, durmadan hareket eden parlak yuvarlaklar görülür.
Aerosoller Abuhavaya Nasıl Tesirde Bulunur?
Aerosoller; tuz kristalleri, tozlar, tanecikler, küçük volkanik parçalar, kum taneleri ve öteki damlacıklardır. Bu maddeler güneş ışınlarını ve kızılötesi ışınları yansıtırlar. Su buharının yoğunlaşıp önce damlacıklar ve daha sonra yavaş yavaş bulut haline gelmesine katkıda bulunarak yoğunlaşma çekirdekleri işlevi görürler. Bu vaziyet, yani su buharının olmaması sera etkisine neden olarak ısınmayı eksiltir. Dolayısıyla aerosollerin küresel abuhava dengesinde önemli bir rol oynadığı kabul edilmektedir.
Aerosol Coğrafya Literatüründe Nasıl Tanımlanır?
Coğrafya literatüründe aerosol, “dalgaların kıyıya vurmasıyla patlayan su damlacıkları içindeki tuzlar” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tuzlar buğulaşma ile beraber atmosfere geçer ve nemin yoğunlaşmasını basitleştirir. Nem yoğunlaştıktan sonra ise yağış ile beraber toprağa geçer. Bu döngü toprağın verimliliğini çoğaldırır.