Haçlı Seferlerinin Nedenleri ve Sonuçları

Haçlı Seferleri, takribî 200 sene sürmüştür. En önemli neticeyi; yaşanan katliamlar ve trajedilerdir!

Haçlı Seferlerinin Nedenleri ve Sonuçları

Haçlı Seferleri, Avrupalı Hristiyan ordularının Müslüman topraklarına yönelik akınlar tamıdır. Takribî 200 sene süren tarihin en büyük işgal işlemlerinde hedef, Hristiyanların kutsal kabul ettikleri topraklardı. Seferlerin nedeni; dini, sosyal ve ekonomik gerekçelerdir. Siyasi ve ekonomik anlamda tarihe güzergah veren neticeleri olmuştur.

Haçlı Seferleri Nasıl Başladı?

11. ve 14. asırlar arasında Avrupa’daki Katolik Hristiyanların yer aldığı ve Papa’nın kışkırtması ile başlatılan “akınlar tamı” Haçlı Seferleri, 1096 ila 1272 arasında düzenlendi. Orta Doğu’da Hristiyanların “kutsal” kabul ettiği toprakları hedefleyen akınların, sürecin başlangıcında ve devamında ekonomik ve siyasi hedefleri de ortaya çıkmıştır. Bu topraklar üzerinde Papa’nın güdümünde siyasi ve askeri hakimiyet sağlamak isteyen Haçlılar, hedeflerine erişmek için kerelerce akın düzenlemiştir. Avrupa’daki din adamlarının önderliğinde birleşen Hristiyanlar, Kudüs, Antakya ve İskenderiye gibi önemli yerleri işgal etmeyi kastetmiştir.

Clermont Konsili, Haçlı Seferleri’nin başlamasına yol açan büyük bir Hristiyan din adamı buluşmasıdır. Papa II. Urbanus başkanlığında 27 Kasım 1095 tarihinde bir araya gelen konsil, Haçlı Seferleri’nin başlangıç noktası olarak biliniyor. Bu konsilden sonra 1 seneden daha fazla bir zaman seferlere katılması istenen Hristiyanlar için propaganda çalışması yapıldı. Birinci Haçlı Seferi, Hristiyan Avrupa’daki yoğun propaganda çalışması neticeyi 1096 senesinde başladı. Papa II. Urban ve fanatik keşiş Pierre L’Ermit, bu süreçte Hristiyan Avrupalıları seferlere katılmaları için teşvik etti. Avrupa’daki Hristiyanların çoğu dini mazeretlerle sefere katılmayı kabul etti. Papa ve destekçileri, sefere katılanlara “cennet” taahhüt etmişti. Her sınıftan Hristiyan’ın yanı gizeme soyluların kontrolündeki düzenli askeri grupların da desteği ile ilk sefer başlatıldı.

Doğu’daki topraklara sefer tertip eden Batılılar, kendi mezheplerine ters inancı olan Doğu Hristiyanlarından hakikatinde nefret ediyordu. Onlara takviye etmek için sefer düzenlemeleri de manalı değildi ve reel emelleri Doğu bölgesindeki topraklarda hakimiyet sağlamaktı.

Seferlerin başlangıcında Musevilere karşı büyük katliamlar yapıldı. Bizans arazilerinde yağma, gasp hadislerinin yanı gizeme Hristiyanların mülklerine ve canlarına kast edildi. Seferler, vahşet düzeyinde işkencelere sahne oldu. Bu ve bunun gibi birçok etkileri ve nedenleri hakkında tarihçiler arasında senelerdir müzakereler yaşanmaktadır. “Papa’nın sefer çağrısının hedefinden saptığı” istikametinde yorumlar yapılsa da, seferlerin reel hedefinin, başlangıcından beri Anadolu ve Orta Doğu’yu ele geçirmek olduğu düşüncesi hakimdir.

Haçlı Seferlerinin Nedenleri


Haçlı Seferleri’nin en önemli nedeni Selçukluların fetihleridir. 1071 Malazgirt Başarıi ile birlikte Anadolu’ya Türk akını başladı. Bölgede güçlü bir hakimiyet kuran Selçuklu Türkleri, aynı zamanda Filistin ve Suriye’yi de ele geçirmişti. Hristiyan dünyası, önlenemeyen fetihleri yalnızca endişe ile izliyordu.

Bizans İmparatoru I. Aleksios, Türklerin önlenemeyen yükselişine karşı Papa Urban’dan takviye istedi. Takviye talebini kabul eden Papa’nın başka bir emeli vardı; Kudüs ve Doğu topraklarında hakimiyet sağlamak… Doğu’da, Avrupa Hristiyanlarının fikirlerini benimsemeyen, “heretik” yani “yoldan çıkmış” Hristiyanlar yaşıyordu. Bu vaziyet, Papa başta olmak üzere Avrupalı Hristiyanların nefretine neden oluyordu. Papa Urban, Bizans’a takviye bahanesi ile seferler başlatarak, Doğu bölgesindeki “sapkın” Hristiyanları da hakimiyet altına alabilecekti. Böylece, Avrupa’nın içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve dini krizlerden de kurtulmak olası olabilirdi!

Sosyal ve ekonomik nedenleri:

Haçlı Seferleri’nin milletten destek görmesinin en önemli sebebi, sosyal ve ekonomik buhran senelerdir. Avrupa cemiyeti, feodal ailelerin savaşlarına sahne oluyordu. Şövalyeler, millet arasında sanki terör estiriyordu. Papa ve destekçileri, milletin “buhranlı” gidişatını fırsatı çevirdi. Ayrıca, Doğu’nun, milletin gözünde sanki bir cennet olduğunu biliyorlardı. Bir yandan “Müslüman Türklerden intikam alma” propagandası bir yandan da Hz. İsa’yı sevenlerin sefere katılması çağrısı, beklenenden çok katılım sağladı. Dini mazeretlerle coşkuyla orduya katıldığı söylenen Hristiyanların birçoğunun hakikatinde ekonomik ve sosyal gerekçeleri de vardı!

Avrupa’nın popülasyonu süratle artıyordu, kolonileşme yaygınlaşmıştı. 1094 senesinde Avrupa’da büyük bir kuraklık yaşanmaktaydı. Bununla irtibatlı olarak tarım yapılamaz vaziyete geldi. Haçlı Seferi için vaaz verildiği yarıyılda kuraklık suratından tarım alanlarında verimin düşmesi büyük bir ekonomik buhrana yol açmıştı. Kuraklıktan bir sene evvel de su baskın trajedileri olmuş, salgın hastalıklar yaygınlaşmaya başlamıştı. Ardından kuraklık baş göstermiş ve açlık milleti bezdirmişti. Sefalet çoğalıyor, salgın hastalıklar milleti kırıp geçiriyordu. Millet, yöneticilerden umudunu kesmişti. Seferler, sosyal ve ekonomik anlamda depresyon yaşayan millet için bir umut ışığı olmuştu.

Clermont’taki konsilde ülkenin sakinlerini doyurmaktan aciz olduğunu söyleyen Papa Urban, bu surattan milletin mülklerini tahrip ederek birbiriyle savaştığını ifade etmişti. Sefer tertip edilecek bölge, İncil’de yazdığı gibi “caddelerinden süt ve bal aktığı” kutsal Doğu topraklarıydı. Topraksız köylüler ve kuraklıkla tarım yapamayan milleti, İncil’de tarif edilen bu topraklara yerleşme efsanesi cezp ediyordu. Sefalet içindeki Haçlılar, ilk başta Doğu’daki “kutsal” topraklarda yaşayan din kardeşlerine takviye emeliyle sefere çıktıklarını söylese de, kuraklığın yol açtığı ekonomik buhran ve kutsal ve verimli topraklar reel gerekçelerdi. Bunun yanında sefere katılacak kontlar, dükler veya soylular, yeni topraklar ve maddi çıkarlar düşünüyorlardı. Tüccarlar; Doğu’da ticaret yolları kurmak istiyorlardı.

İslam dünyası, Avrupa’nın fakirliği karşısında büyük bir zenginlik içindeydi. Soylular ve şövalyeler, İslam topraklarına tertip edilecek seferleri zenginliklerini artırmanın bir fırsatı olarak düşünüyordu. Muhtaçlık ve sefillik içindeki Hristiyan ulus da, bu seferlerde elde edecekleri Müslüman mülkleri ile zengin olmayı umuyordu. Müslümanların kontrolündeki İpek ve Baharat yollarını ele geçirme tutkusu da, Hristiyanları cezp ediyordu.

Siyasi nedenleri:

Haçlı Seferleri’nin en önemli nedeni; Müslümanlara ait Kutsal Toprakların işgal edilerek, ele geçirilmesiydi. Kutsal Topraklara giremeyen Avrupa’daki Hristiyanlar, seferlere önemli oranda destek vermiştir.

Selçuklu Türkleri, Doğu’da sürekli ilerlemeler kaydediyordu. Bizans’ın elindeki Konstantinopolis’i de tehdit ediyordu. Bizans İmparatoru, Türklere karşı Papa’dan destek istedi. Ancak Batı ile Bizans İmparatorluğu arasındaki ilişkiler büyük bir tahribata uğramıştı. Papa, destek talebini fırsata çevirmek istedi.

Papa, Avrupa’daki egemenliği altında bulunan ve lafı geçen toprakları Doğu’da genişletmek istiyordu. Ayrıca krallar ve tüccarlar da, topraklarını artırma peşindeydi. Hristiyanlar, Orta Doğu’da devletler kurma hevesindeydi. Bu devletler de ancak Kutsal Topraklarda kurulabilirdi. Ayrıca şövalyeler ve asiller, buhranlı yarıyılda serüven arıyordu. En popüler serüven de, Müslüman topraklarında yaşanabilirdi!

Dini nedenleri:

Haçlı Seferleri, Kudüs ve Filistin’deki kutsal yerler için Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında yapılan savaşları da içeriyor. Kudüs ve Doğu toprakları, Sarazenlerden Haçlıların “Hristiyan olmayan” anlamındaki Müslümanlara taktığı ad kurtarılmalıydı. Clermont Konsili’nde Papa, Havarilerin yaşadığı toprakların ve onlara ait enkazların Sarazenlerden kurtarılması çağrısı yaparak, milleti “kutsal savaşa” davet etti. Papa, milleti sefere ikna için manevi ve dünyevi anlamda birçok taahhütte bulundu. Örneğin; sefere katılanlar cennete gidecekti! Kilisenin vaatlerine karşın seferlere katılamayanlara, askeri birliklere maddi dayanakta bulunarak taahhüt edilen manevi yararların tamamından faydalanabileceği propagandası yapıldı.

1065 senesinde Kudüs, Pers kraliyetinden gelen Türkler tarafından alındı. Bu süreçte çok rakamda Hristiyan can verdi. Bu vaziyet, Avrupa’da hiddet kasırgasına yol açtı ve Kutsal Toprakları “kafirlerin” elinden kurtarma hevesi dalga dalga dağıldı. Kudüs, Hristiyanlar için kutsal bir ehemmiyete sahipti. Kudüs’teki Kutsal Kabir Kilisesi, Hz. İsa’nın kabri ve çarmıha gerildiği tepe gibi kutsal yerler bunlardan kimileri…

Orta Çağ süresince Hristiyanlar, kutsal Kudüs şehrini hac için ziyaret etti. Müslümanlar, kendilerine ait Kudüs’ü, Hristiyan hacıların güvenle ziyaret etmesini temin etti. İlk Haçlı Seferi’nin nedeni, temel olarak Müslümanların Kutsal Toprakları işgal etmesi ve ele geçirmesiydi. Avrupa içindeki Hristiyanlar, Kutsal Topraklara giremediler, böylece Haçlı Seferleri’ni desteklemeye başladılar.

Seferlere dini altyapı oluşturan diğer nedenler şunlardır;

11. asırda Batı ve Doğu arasında dini değişikliklere direnen bir polarizasyon vardı. Hristiyanlar ve Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler, heretikler ve putperestler arasında yabancı husumeti ve müsamahasızlık en üst düzeye ulaşmıştı.
Katolik kilisesi ve papazların devlet işlerindeki rolü ve saygıdeğerliği çoğalmaya başlamıştı.
Seferlere katılanlara günahlarının affolunacağı ve cennet taahhüt edilmişti. Askeri hizmet, günahlara kefaret olarak görüldü. Dindar Hristiyanlar, seferlere katılmayı “adanma işlemine” dönüştürdü.
İslamiyet’in Batı’ya dağılmasını yasaklamak isteyen Hristiyanların dinlerini aynı zamanda Doğu ülkelerine yayma hevesi seferlerin esasindeki gerekçelerdendir.
Orta Çağ Avrupa’sında eğitim İslam dünyasına göre çok geriydi. Papazlar ve din adamları dışında okuma ve yazma bilen çok azdı. Eğitim ve öğretim tamamen kilisenin tekelindeydi.

Haçlı Seferlerinin Neticeleri


Haçlı Seferleri, Orta Çağ’da Avrupa’yı belirleyen en büyük cemiyetsel hadiselerden biridir. Savaşı, sömürgeciliği ve terörizmi temsilen tarihsel ve dini bir emsal olarak kullanılan seferler tamıdır. Etkileri, seferler sona erdiğinde bile edebiyat ve kültür gibi alanlarda devam etti. Daha çağdaş zamanlarda bir fikir olarak yeniden gündeme geldi. Bugün de hala beynelmilel ilişkileri etkilemeye devam etmektedir.

Haçlı Seferleri’nin ardından birçok cemiyette uzun zaman sosyal, dini ve ekonomik meseleler yaşandı.

Siyasi neticeleri;

Her Haçlı Seferi’nin neticeyi, diğer seferin nedeni olmuştur. Yani seferler, birbirlerini tetiklemiştir. İlk başta dini sebeplerle galeyana getirilen millet, seferlerin siyasi neticeleri ile karşı karşıya kalmıştır.

Haçlı Seferleri’nin kısa süredeki jeopolitik neticeyi, 15 Temmuz 1099’da Kudüs’şöhret yeniden ele geçirilmesiydi; fakat Kutsal Şehir’in Hristiyanlarda kalması için Levant’a toplu yerleşim yerleri kurulmalıydı. Kudüs’ü korunmak yeni bir Haçlılara ihtiyaç dinlenecekti. Bunun için Tapınak Şövalyeleri gibi gruplar oluşturuldu. Avrupa’daki derebeylerden kimileri seferlerde can verdi. Kimileri de ordularını ve topraklarını kaybetti. Böylece derebeylikler zayıfladı ve krallar ve imparatorlar güçlendi.

Türkler açısından önemli siyasi neticeyi da, Türklerin Batı’ya doğru ilerleyişinin bir kesintiye uğraması ve fetihlerin yavaşlamasıdır. Bu süreçte Batı Anadolu, kısa zaman Bizans’ın eline geçmiştir. Anadolu’nun Türkleşmesi daha da gecikmiştir. Bunun yanından, Haçlı hücumlarında İslam dünyasını gözeten Türkler, prestijlerini artırmıştır. Öte yandan, Haçlılarla çaba eden İslam dünyası, Moğol hücumlarına karşı eforsuz bir vaziyete düşmüştür.

Dini neticeleri:

Haçlı Seferleri’nden evvel Müslüman cemiyetler arasında mezhepsel ayrışmalar vardı. Siyasi çekişmeler, bölgeler ve şehirler arasındaki rekabet en üst düzeydeydi. Batı’dan gelen tehditler sebebiyle, Müslümanlar arasında kısmi de olsa birlik fırsatı sağlandı. Haçlı Seferleri’nden sonra da bir zaman ve uzlaşma havası devam etti.

Kutsal Topraklara daha evvel yalnızca hac için giden Avrupalıların Doğu seyahatleri daha yaygın hale geldi. “Haçlı seferi inanmayanlara karşı yapıldı” algısı yaygınlaştırılarak, “kutsal savaş” propagandası yapıldı. Hristiyanlar açısından dini anlamda yeni idealler ve keşif yolları açıldı.

Seferlerdeki yenilgiler, kiliseye ve papazlara güveni salladı. Ayrıca, Doğu’daki ülkelere daha sık gitmeye başlayan Hristiyanlar, Müslümanların hayırsever ve müsamahalı olduklarını öğrendi. Papazların “Müslümanlar vahşidir” algısı devrildi.

Ekonomik neticeleri;

Seferler, Batı ile Doğu arasındaki ticareti büyük miktarda artırdı. Avrupa, egzotik ürünlerle tanıştı. Karabiber, tarçın, şeker, hurma, fıstık, karpuz ve limon gibi çok rakamda ürün ve baharatlar Avrupa’ya girdi. Ayrıca; Avrupa cemiyetleri pamuklu kumaşlar, İran halıları ve ananesel Doğu giysileri gibi ürünleri tanıdı. Burjuva sınıfı daha da güçlendi.

Haçlı Seferleri, Akdeniz süresince beynelmilel ticaret sürecini süratlendirdi. İtalya’nın Venedik, Cenova ve Pisa eyaletleri, Haçlı ordularını ve onların mülklerini taşımaktan aldıkları paraya ek olarak Orta Doğu ve Bizans ticaret yollarını hakimiyet ederek zenginleşti. Venedik, Marsilya ve Cenova gibi Akdeniz limanları büyük ehemmiyet kazandı.

Müslümanların ileri tekniklerini bilen Avrupalılar, daha sağlam gemiler inşa ederek, ticaretlerini geliştirdi. Bu süreçte pusula kullanmayı da bilerek, daha değişik ülkelere ticari açılımlar gerçekleştirdiler. Müslümanlardan alınan barut ve kâğıt, Avrupa’ya taşındı. Bunun neticeyi olarak, Batı Avrupa’da ticaret giderek gelişti.

Seferlere giden Haçlılar, lüks mülklerle Avrupa’ya geri döndü. Bu ürünler Avrupa’da çok popüler hale geldi. Batı Avrupalılar, ipek, şeker ve baharat gibi popüler ürünleri elde etmek için komşularıyla ticaret yapmaya başladı. Seferlerle Doğu’ya açılan Hristiyanlar, Müslümanların mimari stilini Avrupa’ya götürdü. Avrupa’daki şatolar, saraylar ve konutlarda Doğu stili mimariler kollanmaya başladı.

Ticari emellerle sefere katılan soylular, miras bile vazgeçemeden savaşta can verdiler. Avrupa’daki toprakları da kraliyetin uhdesine geçti. Hatta soylulardan kimileri Haçlıların maliyetini dengelemek üzere kralın aldığı özel vergileri ödeyebilmek için topraklarını satmak zorunda kaldı. Kimileri de, askerler için silah ve zırh gibi malzemeleri temin etme karşılığında özgürlüklerini satın aldı.

Avrupa’da soyluların güdümü altında ezilen gençler, bu gidişattan kurtulmak için Haçlı Seferleri’ne katıldı. Gençlerin çoğu savaşta can verdi. Bu nedenle toprak işçilerinin rakamı eksildi. Çiftçilikte zafersiz olan soyluların arazileri kraliyetlere geçti. Bu nedenle soylular eski güçlerini kaybetti. Bazı köylüler, senelerce çalıştıkları tarlaları soylulardan satın alarak, özgürlüklerini kazandı.

Haçlı Seferleri’nin diğer neticelerini şöyle sıralayabiliriz;

İslam devletlerindeki çok rakamda şehir tahrip edildi, millet katledildi ve mülkleri yağmalandı.
Haçlı askerlerinin Bizans topraklarını tahrip etmesi ve katliamlar yapması, Batı dünyası ile Bizans İmparatorluğu ilişkilerinde kopmaya yol açtı.
Bizans orduları, Haçlı Seferleri dolayısı ile büyük oranda zayıfladı. Bu nedenle 1453 senesinde Osmanlı orduları tarafından İstanbul’un fethedilmesine karşı yeterli direnci gösteremediler.
Orta Doğu’da kazanılan servet sebebiyle Avrupa ile ticarette tarifeler arkasıydı. Avrupa’da vergiler arkasıydı, kraliyet üyeleri efor kazandı.
Soyluların seferler için topraklarını satması ve toprak işleri yapan köylüleri serfler özgür vazgeçmesi sebebiyle feodal sistemde gerileme yaşandı.
Avrupa devletleri, devletler arasındaki değişikliklere karşın, ortak bir kimlik benimsedi ve kültürel mirası paylaştılar.
Kültürel miras sebebiyle yabancı husumeti arkasıydı. Dini müsamahasızlık birçok istikametten kendini gösterdi. Avrupa’da; Yahudiler, Paganlar ve heretiklere karşı vahşice, şiddetli hamleler yaşandı.
Avrupa’da ticaretin dışında sanat ve edebiyatta büyük gelişmeler yaşanmıştır.
Avrupalılar arasında müsamaha ve hümanizm arkasıydı. Rönesans’ın ilk esaslari atıldı.
20. yüzyıldaki Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında da “Haçlı Seferi” terimi Nazi Almanya’dene karşı propaganda emeliyle kullanılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nin müttefik güçler komutanı General Eisenhower, 1948 senesinde yaptığı Avrupa kampanyasına “Avrupa’daki Haçlı Seferi” ismini vermiştir.
21. asırda da “Haçlı Seferi” terimi sık sık gündeme gelmiştir. 2001 senesinde Amerika Birleşik Devletleri’deki İkiz Kuleler hücumunun ardından Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush tarafından ‘Haçlı Seferi’ terimi sık sık dile getirilmiştir.
Arap milliyetçiliğinin yükselişiyle paralel olarak özellikle Müslüman cemiyetlerde, Orta Doğu’da İsrail devletinin konumu ve geçerliliği üzerine yapılan kavgalarda “Haçlı zihniyeti“ ifade gündeme gelmiştir.
Orta Doğu’daki Batılı güçlerin müdahaleci politikaları, toprak hakimiyeti ve ekonomik eforu sebebiyle seküler hedefleri sürekli olarak “Haçlı hedefleri” olarak idrak edilmiştir.
Doğu ve Batı’da yaşayan Müslümanlar arasında “cihat” teriminin gündemde yakalanmasına yol açmıştır.

Haçlı Seferleri Hakkında Kısa Bilgiler

Haçlı Seferleri’nin esasi, 27 Kasım 1095 tarihinde Papa II. Urbanus’un Clermont Konsili’nde yaptığı çağrı ile fiilen başladı.
Haçlı Seferleri’ne katılan Hristiyanların üzerlerinde haç işaret taşımaları ve Haçlı yemini etmeleri gerekiyordu.
Seferlere; şövalyeler, soyluların askeri birlikleri ve her sınıftan millet katıldı.
Seferlerin başlaması ile “Batı’nın kaba kavimleri harekete geçti” haberleri dağıldı ve özellikle Bizans topraklarında büyük bir endişe yaşandı.
Fransa kenti Amiensli keşiş Pierre L’Ermit’in ateşli vaazları, milletin üzerine büyük etki vazgeçerek seferlere katılımı artırdı.
Pierre L’Ermit emrinde ilk ordu, Mayıs 1096 tarihinde harekete geçti ve 1 Ağustos’ta İstanbul’a ulaştı.
Seferler; Anadolu, Levant, İber Yarımadası ve Baltık bölgelerindeki hedeflere yönelikti.
Haçlılar, 1096 – 1270 seneleri arasında sekiz kere sefer düzenledi. Bunlardan ilk dördü, Anadolu üzerinden düzenlenmiştir. Diğerleri ise deniz yoluyla tertip edilen seferlerdir.
Haçlılar, seferlerin çoğunda hedeflerine bütün olarak ulaşamamışlardır.
Seferlerin en trajik neticeyi, surat binlerce insanın katledilmesidir. Seferlere katılanlar, güzergahlarındaki her milletten binlerce insanı vahşice katletmiştir. Yine binlerce çocuk da seferlerin kurbanı olmuştur.

Haçlı Seferleri’nin nedenleri ve neticeleri senelerdir tartışılmaktadır. Etkilerini bütün olarak belirlemek imkansız. Bazı etkileri nispeten sarih olsa da seferlerle ilgili gözlemlerin ve değerlendirmelerin çoğu genellemelerden ibarettir!

Yorum yapın