Donatizm Nedir, Donatistler Kimdir?

Donatizm; Kuzey Afrika’daki Hıristiyanlara müteveccih sosyo-ekonomik ve dini baskılar, cefalar neticeyi 300’lü senelerde ortaya çıkan ayrılıkçı bir harekettir.

Donatizm Nedir, Donatistler Kimdir?

Donatizm, Hıristiyanlıktan doğan ve “sapkın, ayrılıkçı, hizipçi” olarak gösterilen bir hareket veya mezheptir. Erken yarıyıl Hıristiyanlığın “heretik” akımlarından biridir. Yarıyılın sosyo-ekonomik koşulları, devlet eliyle uygulanan baskılar, haksız kazanç dağılımı, ulusun dışlanarak “tepeden inmeci” yaklaşımla din adamları görevlendirilmesi, Kuzey Afrika’da Donatist Kilise’nin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Donatizm’e göre eziyet veya baskı altında dini yalanlayanların yine vaftiz olması gerekiyordu. Bu nedenle bu bireyleri dışlıyorlardı. Donatizm’i değişik ayrılıkçı gruplarda ayıran en ehemmiyetli özellik budur. Devlete karşı bir hayli grubun ortaya çıkma nedenleri ile Donatizm arasında eş iletişimler var. Yarıyılın Roma imparatorunun eziyeti, istenmeyen bir şahsın piskopos seçilmesi, fazla vergiler, teolojik müzakereler ve ulusun bu etrafta yaşadığı sosyal ve ekonomik meseleler Donatizm’e kapı aralamıştır.

Donatistler ile Katolikler arasındaki teolojik bir müzakerenin temsili resmi…

Nasıl Ortaya Çıktı?

Donatizm, lideri olan “Donatus Magnus” olarak da öğrenilen Casae Nigraeli Donatus nedeniyle bu ismi almıştır. Hıristiyan temelli ayrılıkçı ve hizipçi şizmatik bir harekettir. Kuzey Afrika’da 4. asırda ortaya çıkmış, 5. asra kadar faal olmuştur. En faal yarıyılı 311-411 seneleri arasındadır. Afrika’nın yerel kaynaklarından beslenen bir kilisedir. Kartaca Tunus ve Numidia bölgelerinde oldukça güçlü bir hareket olarak dağılmaya başlamıştır. Afrika dışında varlık gösterememiştir. Kartaca bölgesinde evvelleri politik bir hareket olarak ortaya çıkmış, daha sonra teolojik münakaşaların odağında yer alan bir akım olmuştur. Ardından, Roma İmparatorluğu ve Roma Katolik Kilisesi’ne karşı olarak bir kilise haline gelmiştir. Dini münakaşaların dışında sosyo-ekonomik siyasetler ve değişik siyasi kusurlar hareketin büyüyüp dağılmasında tesirli olmuştur.

Roma İmparatoru Gaius Aurelius Valerius Diocletianus’un Decius Hıristiyanlara müteveccih baskısı ve eziyeti, Kartacalı Caecilian isimli “istenmeyen ve gaddar” bir piskopos olarak seçilmesi, hareketin çıkış noktalarından biridir. İmparator Decius yarıyılında Hıristiyanlara büyük cefa ve baskılar yapıldı. Onlardan kutsal metinlerini devlete teslim etmeleri istendi. Millet, imparatorun ve değişik pagan tanrı heykellerinin önünde tütsü yakmaya ve kurban kesmeye zorlandı. Romalılar, Tanrı’dan çok imparator kültürünü umursardı. İmparatora kurban kesmek ve tütsü yakmak ona bağlılığı ve devletin birliğini sembollerdi. Bu nedenle Afrikalı Hıristiyanlar da bu ritüellere zorlandı. Buna karşı çıkmanın cezası vefattı. 303 ve 305 seneleri arasında bu cins ritüellere karşı çıktığı için veya eş nedenlerle baş kaldıran 3 ila 5 bin Kuzey Afrikalı Hıristiyan’ın öldürüldüğü belirtiliyor. Bu nedenle bu yarıyıl, “Büyük Cefa” olarak adlandırılmıştır. “Büyük Cefa” yarıyılında Hıristiyan din adamları ve cemaat üyeleri, “yaşamda kalmak için”, Hz. İsa’yı yalanlamaya gerek kalmadan, kapılarına gelen devlet görevlilerine kutsal metinlerini ve dinî simgeleri teslim etmek zorunda kalıyordu.

Değişik etmenlerden biri de, Roma İmparatorluğu’nun cefasına boyun eğmek istemeyen ulusun duruşu, zengin ile yoksul arasındaki anormal farklar, yüksek vergilerdir. Donatizm’in ortaya çıktığı günlere rast gelen 18 Ocak 311 tarihli bir dokümanda, Kuzey Afrika’da Roma Devleti ismine vergi toplayanlarla vergi mükellefleri arasında büyük bir fark olduğu; çiftçilerin hasatlarının neredeyse yarısını vergi olarak verdikleri belirtiliyor. Vergi vermeyenlerin hayvanlarına el konuluyordu. 322 senesinde vergi ödeyemeyenler mapusa atılmamak için çocukları köle olarak satıyordu. Bir başka neden olarak da; dinin merkezinde kitabın mı yoksa kilisenin mi yer alacağı kavgalarıdır. Kuzey Afrika’da dinin merkezinde kilise değil, Kutsal Kitap yer alıyordu. Bazı Hıristiyanlar da dinî kararlarda kitabı değil, Kilise’yi temel alıyordu ve inancı ile çelişmediği sürece değişik kültürlerle işbirliği yapıyordu. Donatist ve Katolik gayret, “kitap ile kilise” arasındaki “merkez” müzakereleriyle sürat kazanmıştır.

İmparator Constanstin yarıyılında devlet eliyle Donatistlere uygulanan baskılar, Katolik kiliseye dönmelerine mani oldu. Donatistler, imparatorun eziyeti sürecinde devlet otoritelerine kutsal metinleri teslim edenlere “alçak” gözüyle bakıyordu. Bu din adamlarının yaptıkları ayinler geçersiz sayılıyordu. Donatistler, Katoliklere en çok “yine vaftiz” mevzusunda muhalefette bulunmuşlardır. İmparator Julian yarıyılında kısa vakit de olsa devlet dayanağı aldılar. Ancak buna karşın Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olan Katolik Hıristiyanlığa karşı koyamadılar. 411 senesindeki Kartaca Konferansı ile ufalama sürecine girdiler. Donatistler, 6. asrın sonlarına doğru fazla baskı ve tecrit siyaseti nedeniyle tamamen ortadan kalkmıştır.

Donatizm, Kuzey Afrika’nın Numidia bölgesinde takribî 300 sene karar sürdü. Caecilian’ın tercihini geçersiz bülten eden ve Büyük Çileye en fazla sabreden bölge de Numidia’dır. Donatistler, bu bölgede genellikle Libyan dilini konuşurdu. Donatist liderler ise genellikle Latince konuşurdu.


Donatizm ve Kilisenin İktidar Çabası

Donatizm’in liderlerinden biri olarak kabul edilen Aziz Cyprian, Donatistlerin en fazla saygı dinlediği piskopostu. Kuzey Afrika Hıristiyanlığında ehemmiyetli bir yere sahip olan Aziz Cyprian; aynı zamanda en büyük Afrika piskoposu, öldürülen ilk Afrikalı piskopos ve Afrika kilisesini organize eden piskopostu. Cyprian, din ismine öldürülenleri kilise ve İncil gibi “bir otorite” olarak kabul etmiştir. Cyprian’a göre, onların sözleri Tanrı tarafından söylettirilmiştir, onlar aracılığı ile konuşan Kutsal Ruh’tur. Cyprian önderliğinde Kartaca’da bir akım başlamış, Decius’un cefasından dolayı dinden dönen ruhban sınıfına üye şahıslara nasıl davranılması gerektiği ile alakalı müzakereler yaşanmıştır. Uzun süren münakaşaların ardından alınan karara göre, dinden dönenler, günahlarının kefareti olarak kiliseye kabul edilecek; ancak daha önceki görevlerine iade edilmeyecekti. Bu mevzuyla alakalı Cyprian, şunları söylemiştir; “İsa’ya inanmaktan utanan veya kaygı eden bir kimse nasıl İsa’yla birlikte olsun?” Bu fikirler, Donatistler için “hareket noktası” oldu. Bu öğretilere inanmış gibi yapanlar takiyye, şike veya rüşvetle kendilerini kurtarmaya çalışanlar kiliseden dışlanacak, “alçak” olarak anılacaklardı. Kuzey Afrika’da Cyprian’ın sözlerinin kabul görmesine karşın bir hayli Hıristiyan, baskı görünce devlet görevlilerine kutsal metinleri ve sembolleri teslim etmiştir. Boyun eğmeyenler de öldürülmüştür.

Cyprian’dan sonraki piskopos Mensurius ise, kutsal metinlerin teslim edilmesine karşı çıkmamış, hatta desteklemiştir. Ona göre insan yaşamı söz mevzusuyken kutsal metinler yalnızca materyaldir, İsa’yı inkâr etmek değildir. Mensurius, kendi cemaatine üye bireylerin, kutsal metinleri teslim etmediği için zindana atılanlara takviye etmesini, yemek götürmesini yasaklamak için dayanakçısı diyakoz Ruhban derecesinin ilk basamağı Caecilian’ı zindan kapılarında bekletmiştir. Caecilian, zindandakilerin, aileleriyle ve çocukları ile dahi görüşmelerine izin vermemiş, sabredenlere şiddet uygulatmıştır. Bu nedenle Donatistler, Caecilian için “Cellattan dahi eli daha kanlı” diyerek yargılamıştır.

Mensirius’tan sonra dayanakçısı Caecilian, münakaşalı bir oylama ile başpiskopos seçildi. Buna tepki olarak bölgedeki 12 piskopostan yalnızca 3 piskopos Caecilian’ı kutsadı. Donatistler, Caecilian’ın “barış” çağrılarına kulak tıkayarak, onu kabul etmedi. Caecilian’ın seçilmesi, piskoposlar başta olmak üzere din adamları arasında iktidar çabasına dönüştü. Piskoposların çoğu aralarında Majorinus’u piskopos olarak kabul etti. 313 senesinde Majorinus can verince yerine Donatus Magnus seçildi. Piskopos Donatus, 40 seneden fazla hareketin lideri oldu. Kartaca’ya ne zaman geldiği bütün olarak belirsiz Donatus, karşıları tarafından kesintisiz baskı görmüş, kesintisiz onlarla gayret etmek zorunda kalmıştır. Donatus’un 355 senesinde sürgünde can verdiği varsayım ediliyor.

Donatisler Neye İnanır?

Donazitm’e inanan insanlara “Donatist” denir. Oldukça riyâzetçi bir harekettir. Başka Bir Deyişle nefislerinin isteklerini dizginlemek için kendilerine haz veren vücutsal etkinlikleri menetmek, hudutlandırmak veya hakimiyet altında yakalamak gibi ritüelleri vardır. Hıristiyanlık’ta “Tanrı’nın etkin olarak yer aldığına” inanılan kutsal ayinler olan sakramentlerin tesirinin bu ayinleri idareyen bireylerin ruh halleri ile iletişimleri olduğuna inanmışlardır. Hıristiyanlıkta sakrament; Tanrı’nın kutsamasını, acımasını, lütfunu sakramentlere katılan inananlara eriştiren ve görünmeyen asıllığı temsil eden bir simgedir. Donatistler, bu simgenin sakrameti yapan şahsın halet-i ruhiyesine bağlı olduğunu korunmuşlardır.

Donatistlerin Katolik Hıristiyanlarla yaşadıkları aralarındaki fikir çatışmaları, aralarındaki uçurumu daha da geliştirmiştir. Donatizm öğretileri, Katoliklerce tepki görüyordu. Bu doktrinlerden kimileri şunlardır;

Evrensel bir kilise, geniş bir coğrafyaya dağılan değil, saf ve pak olarak kalabilen kilisedir.
Heretiklerce yapılan vaftizler geçerli değildir.
Kimse Tanrı’nın gözünde saf ve günahsız değildir.
Tanrı’ya hizmet etmek için kutsallık gerekiyorsa kimse bunun için masum değildir.


Bunları Öğreniyor Musunuz?

Donatizm, 4. ve 5. asırlarda Kuzey Afrika’daki Berberi ulusları arasında yaygın olan, o yarıyılda çok rakamda taraftar toplamayı muvaffak olabilen “ayrılıkçı” Hıristiyan mezheplerinden biridir.
Donatizm’e karşı olan Hıristiyanlar, Donatistleri; “inatçı, şiddet ve fazlalığa kaçan, şizmatik ayrılıkçı bir grup” olarak tanımlamıştır.
Donatizm’in ortaya çıkışı “taşralı-şehirli” münazarasının bir neticeyi olarak görülür.
Donatizm; taşralı, alt sınıftan, fukara ve devlet tarafından dışlanmış kitlelerin inancı; Katolisizm ise, üst sınıfın, toprak sahiplerinin ve Roma asillerinin inancı olarak görülüyordu.
Donatistler, 20 Kasım 284 ile 1 Mayıs 305 tarihleri arasında görev yapan Roma İmparatoru Gaius Aurelius Valerius Diocletianus yarıyılında Hıristiyanlara müteveccih sistematik baskı ve cefa sürecinde inancını yalanlayanları dışlamışlardır.
Değişik ayrılıkçı hareketlerden en ehemmiyetli farklarının, yeni arayış içine giren ve dininden dönen Hıristiyanları dışlamaları olarak gösterilir.
Roma İmparatoru Diocletianus, 316 senesinde ortaya çıkan Donatist Anlaşmazlık gibi bir hayli ekümenik mevzu ile şahsi olarak ilgilenmiştir.
Hıristiyanlık tarihinde Kuzey Afrika’nın en ehemmiyetli merkezi Kartaca’dır. Hıristiyanlık Afrika’ya bu bölgeden dağılmıştır. Kartaca piskoposuna “Afrika Papası” denirdi. Donatizm’in Kartaca’da ortaya çıkması, Kartaca’nın ehemmiyeti nedeniyle Katolik Hıristiyanların büyük tepkisini çekmiştir.
Donatizmle alakalı bir hayli kaynak, Donatizm’e karşı olan Katolikler tarafından kaleme alınmıştır.

Yorum yapın