Dört halife yarıyılından sonra halifeliği saltanat haline getiren ailenin kurmuş olduğu İslam devletidir. 90 senelik hakimiyetleri buyunca İslam’ın yayılmasını sağlayan ve Muaviye b. Ebu Süfyan tarafından kurulan Emevi Devleti, hakimiyetleri boyunca başkaldırıcılar ile uğraştıkları için zayıf düşer. Başkaldırı faaliyetlerini bastırdıkları yarıyıllarda yükselme gösteren Emevi Devleti, büyük bir dünya devleti olmayı başarır. Bu yazımızda hakimiyet seneleri içerisinde İslam’ın yayılmasına hizmet eden Emevi Devleti’nin iç karmaşıklıklar ve savaşlar ile geçen politik tarihini anlatacağız.
Emeviler Kimlerdir?
İsmini Beni Ümeyye b. Abdüşems’deri alan Beni Ümeyye ailesinin diğer ismidir. Cahiliye devrinde Mekke’de yaşayan ve Mekke şehrinin idaresinde ehemmiyetli bir konumda olan Beni Ümeyye kabilesi, Mekke ve Kabe’nin idaresinde başkumandanlık görevini üstlenirler. Mekke’de bulunan birçok kabile vardır ve bu kabileler şehir yönetimi ile alakalı değişik görevler üstlenirler. Beni Ümeyye kabilesi üstlendikleri bu görev ile diğer kabileler üzerinde güçlü bir nüfuz elde ederler. Mekke’de Beni Ümeyye kabilesi kadar güçlü bir diğer kabile de Haşimiler’dir. Hz. Peygamber’in üye olduğu bu kabilenin görevi Hac görevini yerine getirmek için Mekke’ye gelenlerin su ve besin lüzumunu karşılamaktır. Haşimiler bu görevleri ile Beni Ümeyye ailesinin parasal nüfuzunun aksine manevi bir nüfuz kazanırlar. Beni Ümeyye kabilesi ve Haşimiler arasındaki efor gayreti İslamiyet’in duyurulması ile değişik bir gayrete dönüşür. Haşimiler’in birçoğu Hz. Peygamber’in İslam çağrısına pozitif cevap verirken geri kalanlardaHz Peygamber’in amcası Ebu Leheb hariç Hz. Peygamber’i destekler. Beni Ümeyye kabilesinde ise İslamiyet’i seçen bireyler Hz. Osman başta olmak üzere sayıları azınlıktaydı. Beni Ümeyye kabilesi çoğunluğu Mekke’nin fethine kadar İslamiyet’e karşı tutum takınırlar ve müşrikler ile birlikte Müslümanlara karşı savaşırlar. Bu kabile aboneleri İslamiyet’e geç yarıyılda girseler de idareyici kimlikleri ve tecrübeleri sayesinde üst mevkilerde kısa vakitte yer alırlar.
Emevi Devleti’nin Kuruluşu
Hz. Peygamber’in ölümünden sonra devam eden birlik ve kumpas seneleri 3. halife Hz Osman’ın şehit edilmesi ile birlikte bozulmaya başlar. Hz. Osman’dan sonra halife seçilen Hz. Ali, Hz Osman’ın katillerinin cezalandırılmasında ivedi edilmemesi gerektiğini korunurken; Şam valisi Hz Muaviye, Hz. Ali’yi katilleri gözetmek ile suçlayarak biat etmeme kararı alır ve halife’ye başkaldırı eder ve Hz. Osman ile aynı aileden olmasını ileri sürerek halifelik hakkı olduğunu ileri sürer. Hz. Muaviye, halifeliğini hukukileştirmek için Şam milletinden biat alır. Hz. Ali’nin işleri ağırdan almasına Hz. Muaviye dışında karşı olan başka gruplar da vardır. Bu gruplar Hz Aişe, Hz. Zübeyr ve Hz. Talha çevresinde bir araya gelerek Hz. Ali ile gayrete girişirler. Cemal Olayı olarak anılan bu savaşta Hz. Ali galip kazanç. Savaşın neticesini bilave eden Hz. Muaviye, Hz Ali ile uyuşamaz ve Sıffın Savaşı’nda karşılaşırlar. Üç ay boyunca devam eden savaşta Hz. Ali üstün durumdayken Hz. Muaviye askerlerin mızraklarına Kur’an ayetleri asarak savaşı durdurur ve kimin halife olacağına hakemlerin karar vermesi mevzusunda uyuşmak ister. Ancak hakem olayı ortalığı daha fazla karıştırır. Bu müddet çeperinde Hz. Ali’nin eforları eksilirken Hz. Muaviye’nin eforları artar. Hz Ali’nin Hariciler tarafından şehit edilmesi üzerine Hz Muaviye Suriye milletinden biat alarak halifeliğini duyuru eder. Irak milleti tarafından halife seçilen Hz. Hasan, Iraklılara güvenemediği için çabadan bırakır. Hz. Hasan’ın halifelikten bırakması ile Hz. Muaviye bütün İslam dünyasının tek idareyicisi olur. Hz Muaviye’nin halifeliğinin yasallaşması ile 90 senelik Emevi Devleti yarıyılı başlar.
Emevi Devleti
Tercih yolu ile yapılan halifelik yerine saltanat usulünü getiren Hz. Muaviye, Hz. Osman ile olan kan bağını sebep göstererek halifelik üzerinde hakkı olduğunu iddia eder. Aynı biçimde halife olduktan sonra da oğlu Yezid’i veliaht göstererek halifeliğin saltanat sistemine dönüşmesini sağlar. Bu sayede halife olan şahıs resmi olmasa bile ülkenin hükümdarı konumuna kazanç.
Hz. Muaviye idaresinde ve sonrasında Emevi Devleti kendi içerisindeki başkaldırıcılar ile sık sık çaba etti. Tecrübeli ve güçlü bir idareyici olan Hz. Muaviye, iç meseleleri kısa vakitte bastırarak devletin genişlemesi ve büyümesi için faaliyetlere başlamak istiyordu. Başkaldırıcı grupların çıkış yeri olan Irak’a büyük umursayarak bu bölgeye emin ve tecrübeli idareyiciler atayan ve cettiği idareyicilerin bölgede şiddet uygulamasına göz yuman Hz. Muaviye, devlet içerisinde daha yumuşak bir siyaset izler. Hz. Muaviye’nin hakimiyetini kabul etmeyen iki başkaldırıcı grup vardı. Bunlar: Halifeliğin Hz. Ali’nin soyundan gelenlerin hakkı olduğunu korunan Hz. Ali taraftarları ve dinin emirlerini değişik bir biçimde yorumlayan Hariciler’di.
Hz. Muaviye’nin hakimiyetini tanımayan Hariciler sık sık başkaldırı ederek Irak bölgesinde karmaşıklıklara sebep oluyor. Hz. Muaviye, bu başkaldırıları efor ve şiddet kullanarak bastırıyordu. Hz. Ali taraftarlarını ise hakimiyet altında tutabilmek için muhtelif siyasetlere başvuran Hz. Muaviye bu çabasında başarılı oldu. Hatta, Haricilerin çıkardığı başkaldırıları bastırmak için Hz. Ali taraftarlarından faydalandı. Hz. Ali taraftarları, Hz. Muaviye’nin halifelik yarıyılında hiçbir başkaldırı ve başkaldırı hareketinde bulunmadı.
Yeni kurulan Emevi Devleti’nin iç meselelerini büyük miktarda sonlandıran Hz. Muaviye, uzun zamandır duraklayan fetihlere yine başlar. Hz. Muaviye idaresindeki Emevi Devleti, üç koldan fetihlere başlayarak kısa yarıyılda İslam devletinin daha önceki, güçlü haline dönmesini sağlar. Mısır orduları ile Afrika’da, Irak orduları ile Horasan ve Müveraünnehir bölgesinde, Suriye orduları ile de Bizans topraklarında fetihler yapılır.
İyi bir politikacı ve devlet adamı olan Hz. Muaviye, kurduğu ülkenin gidişatlarını en iyi biçimde analiz eterek ılıman bir siyaset izler. Arap kabileleri ve ulus üzerinde lafı geçen nüfuzlu bireyler ile arasını sıkı tutarak devlet idaresinde alacağı kararlar için kendi safında güçlü bir blok oluşturur. Hz Muaviye, arda aldığı bu destek ile halifelik için kendinden sonra oğlu Yezid’i halife gösterir. Oğlu Yezid’in halifeliğine karşı çıkan ve biat etmeyen Hz. Hüseyin, Hz. Zübeyr gibi sahabeleri tehdit ile biat etmeye zorladığı rivayet edilir.
Hz. Muaviye’ni ölümünden sonra halife olan Yezid, tüm Müslüman ulustan biat alır. Ancak Hz. Hüseyin ve Hz. Zübeyr biat etmeyerek Yezid’e karşı sabretmeye çalışır. Kufe milletinin Hz. Hüseyin’i halife yapmak istemesi üzerine Hz. Hüseyin, Kufe’ye elçi yollayarak etrafı incelemek ister. Yolladığı elçiden aldığı pozitif neticeler istikametinde yola koyulur. Bu olaylardan haberdar olan Yezid, Kufe’ye yeni bir vali atayarak şehirdeki muhalif teşkilatlanmayı bozar ve şehre gelmekte olan Hz Hüseyin ve yakınlarına can verdirtir. İslam dünyasında Kerbela olayı olarak anılan bu vahşet, İslam dünyasını ikiye böler. Kerbela olayına kadar suskun kalan Hz. Ali taraftarları, devlet’e karşı çıkan başkaldırılarda daha etkin rol oynamaya başlarlar.
Hz. Muaviye’den sonra başa geçen halifeler Yezid ve II. Muaviye’nin otoriter noksanlığı devleti imhaya kadar götürür. Muhaliflerin sık sık baş kaldırması ve başkaldırı etmesi devletin makûs gidişatını daha da makûslaştırır. II. Muaviye’nin vefatından sonra devle içindeki karmaşıklıklar hat safhaya çıkar. Karmaşıklıklar devam ederken tahta geçerek halife olan Mervan b. Hakem, efor kazanabilmek için Emevi ailelerinden Halid b. Yezid’i biltihapçı Amr b. Said’i ise ikinci halife valiahtı olarak gösterir. Ancak halifelik yarıyılı boyunca bu iki halife adayını tahttan uzaklaştırmak için her şeyi yapar. Bu gayesine erişen Mervan, halifeliği oğlu Abdülmelik’e bırakır. Mervan, hakimiyeti boyunca muhalif güçler üstünde baskı kurmayı başararak devrilmekte olan Emevi devletini yine diriltir. Devletin ikinci kurucusu olan Mervan, Emevi hanedanlığında Mervaniler kolunu başlatan bireydir.
Abdülmelik’in halifelik seneleri iç karmaşıklıklar ile geçer. Haricilerin başkaldırıları, Emevi hanedanına karşı olanlar, devlet baskısı altında kalan Mevaliler Arap olmayan Müslümanlar ve Hz. Zübeyr’i destekleyenler ile yaptığı gayretlerden zafer ile ayrılsa da başkaldırılardan kalıcı olarak kurtulamaz. Karmaşıklıklar suratından Bizans’ın üstünlüğünü kabul eden ve vergi vermek zorunda kalan Halife Abdülmelik, iç meseleleri hallettikten sonra Bizans üzerine seferler tertip ederek devleti daha önceki konumuna getirmek için çabalar. Bizans’a karşı üstünlük kurmayı başararak devleti daha önceki, güçlü haline getirir. Wellhausen’a göre Emevi Devleti’nin en büyük hükümdarı olan Abdülmelik, ilk İslam parasını bastırır ve Arapçayı resmi dil olarak kabul eder. 20 senelik hakimiyetinin sonunda güçlü bir konuma getirdiği devleti oğlu Velid’e bırakarak ölüm eder.
Halife Abdülmelik can verdiğinde devlet içindeki Hariciler eforsuz bir gidişata kazanç. Hz. Ali taraftarları yeraltına çekilerek işlerini saklı saklı halleder. Babasından güçlü bir devlet devralan Halife Velid, yaptığı fetihler ile devletin hudutlarına genişletir. Halifeliği oğullarına bırakmak isteyen Velid, emeline erişemeden ölüm eder. Halife Abdülmelik tarafından ikinci veliaht olarak gösterilen Süleyman tahta geçer. Halife Süleyman’ın en büyük icraatı Halife Velid’in hazırlıklarını başlattığı İstanbul abluka etmesidir. Süleyman Tahta geçtikten sonra ilk iş olarak kardeşini başka bir deyişle Halife Velid’i destekleyen devlet adamlarını cezalandırır. 3 seneden daha kısa süren halifeliği sonunda çocukları yerine amcaoğlu Ömer b. Abdülaziz’i halife duyuru eder. İyi eğitim almış bir din adamı olan Abdülaziz, halife olduktan sonra devleti dini temellere göre idaremeye çalışır. Ülkenin vaziyetini daha iyi kavrayabilmek için değişik bölgelerdeki alimlerden raporlar hazırlamalarını ister. Adalet çatısı altında herkese denk davranmak isteyen Abdülaziz, Hz. Ali taraftarları ile arasını iyi tutmaya çalışır. Hariciler ile konuşarak anlaşmayı amaçlayarak onları ikna etmeye çalışır. Bu emeli kesin bir neticeye varamasa da başkaldırı faaliyetlerini kendi yarıyılında durdurur. Abdülaziz kendinden evvelki idarelerin ezdiği Mevalilerin ve Müslüman olmayanların haklarını koruyarak devletin yurttaşları arasındaki ayrıma son verir. İslam’a davet çalışmaları bu yarıyılda sürat kazanarak Halife Abdülmelik ve Velid yarıyıllarında kazanılan bölgelerdeki ulusların büyük çoğunluğu İslamiyet’i benimser. Halife Abdülaziz, 3 seneden az süren halifelik yarıyılında saltanat sistemine son vererek uygun olan şahsın halife seçilmesi gibi bir kumpasa geçmek istese de Emevi ailesini bu isteğe şiddetle karşı çıkar. Bu isteğini reelleştiremeden ölüm eden Abdülaziz 5. Raşid halife olarak görülür.
Abdülaziz’den sonra iktidarı eline alan halifeler ülkenin girdiği makûs duruma dur diyemez. İç karmaşıklıkların yine baş gösterdiği bu yarıyılda kabileler arası çatışmalarda bu vaziyeti daha güç bir hale sokar. Emevi Devleti’nin önüne geçemediği bu karmaşıklardan faydalanmak isteyen Ebu Müslim el-Horasani, Abbasi hareketini başlatır. Emevi karşıtı olan tüm grupları bir araya getirmeyi başararak milleti peygamber ailesinin bayrağı altında toplar. 90 senelik Emevi hakimiyetini sonlandıracak bu hareket Endülüs’e kaçan Abdurrahman b. Muaviye b. Hişam dışındaki bütün Emevi üyelerini öldürür.
Emevi hanedanının son bulması ile Abbasilerin halifelik yarıyılı başlar. Abbasiler ile alakalı daha fazla balaka için Abbasi Tarihi başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.